🌉 Bilime Katkı Sunmuş Bilim Insanlarının Hayat Hikayeleri
Aşağıda kimya bilimine katkı sağlayan bilim insanlarının yaptığı çalışmalar nelerdir kısaca olarak ele alacağız. Tarih boyunca madde ve maddenin çevreyle olan ilişkisi filozoflar tarafından hep sorgulanmıştır. Varlıkların iç yapısı ve ortaya çıkış nedenlerinin sorgulanması sonucunda birçok alanda farklı buluşlar ve keşifler de yapılmıştır. Geçmişten
AlanD. Beyerchen Nazi Döneminde Bilim'de nasyonal sosyalizmin bilime karşı tutumunu ve Alman bilimine vurduğu darbeyi incelemenin yanında bilim insanlarının özellikle de fizikçilerin bu koşullar altındaki davranışlarını ortaya koyuyor. Kitap Özellikleri.
Biyolojidersi 9. sınıf yeni müfredat konu anlatımı Biyolojinin tarihsel gelişimine katkı sağlayan bilim insanlarıBiyoloji ile ilgili tüm videolarımıza diğer
46 Müslüman ülkenin toplamı dünyanın bilimsel literatürünün %1'ini oluşturuyor. Hem İspanya hem de Hindistan bilimsel literatüre bu ülkelerin toplamından daha fazla katkı yapıyor.
TÜBİTAK bilim meşalesini yaktı! yazan teknisite 14/12/2021. Türkiye, teknoloji ve bilim alanında öncü olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bunun için de TÜBİTAK bilim meşalesini yaktı. Yurt dışına giden bilim insanlarının ülkemize dönmesi için projeler hayata geçirildi. Yıllar boyu alanında başarılı isimleri
Unutulmuş Bir Hazine: İslam Dünyasında Yetişmiş, Herkesin Bilmesi Gereken 17 Büyük Bilgin. Anasayfa. > Genel Kültür. > Tarih , Bilim. Taner Bayram Onedio Üyesi. 15.12.2016 - 16:03. Favorilerinize Ekleyin. İslam'ın Altın Çağı ya da İslam Rönesansı olarak adlandırılan 8. yüzyıl'dan 13. yüzyıl'a hatta 14. ve 15
Bilime ve bilim insanlarımıza verdiğimiz değer bu kadar. O nedenle iki yakamız bir araya gelmiyor. O nedenle Batılı ülkeler uzayda koloni kurma çalışmaları yaparken, biz yerlerde sürünüyoruz. O nedenle Batı’ya muhtacız. O nedenle, ‘Batılı bulup, keşfetse de; biz de sebeplensek’ diye Batılıların eline avucuna
Hayallerin bilime ilham verdiğini ve kara deliklerin uzun zamandan beri insanlarda merak uyandırdığını vurgulayan Moedas, bilim insanlarının katkısı sayesinde kara deliklerin
Projede ses sanatçısı olarak yer alan Okan M. Cinemre, Murat Ercanlı, Talat Turhan Türkeli, Emre Ozan Yıldız ve Demet Çetin'e; kayıt konusunda katkı sağlayan Bad Production Stüdyoları ve Yamaç Alkan'a teşekkür ederiz.
Bu nedenle Manhattan Projesi, 20. yüzyıl bilim tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Bu yazıda öncelikle Birinci Dünya Savaşından başlayarak emperyalizmin güdümünde bilim-sanayi-askeriye ilişkisinin kökenleri kısaca özetlenmiş ve Manhattan Projesi kapsamlı bir şekilde derlenmeye çalışılmıştır. 1.
Batı bugünkü seviyesine sadece kendi kendilerine gelmemiştir. Müslüman bilim adamlarından bir çok sahada etkilenmişlerdir. Bilim alanındaki keşiflerin bir çoğu, 9. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar uzanan dünya tarihinde , dönemin en ileri uygarlığı olan "İslam ve Türk Uygarlığı"nın ürünüdür.
ortayaçıkan eylemler bilim başlığı altında incelenmektedir. Bilimle uğraşan. bilim insanlarının çabaları ile ortaya çıkan bilimsel öğretilerin sonunda. varılmak istenen nokta ise gerçeğe ulaşma, gerçeği bulma ve yaşanan. hayatın değiştirilmesi ve insanileştirilmesidir. Bilimsel gerçeğin aranmasında
KdLIaCr. Garip İnsanlar TopluluğuBilim insanları herkesin bildiği üzere tuhaf de olsa kimsenin inanmadığı fikirlerin peşinden koşmak, farklı bir insan olabilmeye biraz yardımcı olur. Bilim insanlarının birçoğu tuhaf ya da asabi bir kişiliğe sahipken, diğerleri diğer insanların zayıf beyinlerinin sınırlarını anlamayan bilgelerdi. Ve çok azı hem korkunç hem de gülünç sonuçlara ulaşarak, bilgi arayışlarında olağanüstü bir mesafe kat Brahe’nin evcil kuzey geyiğinden Paul Erdős’ün amfetamin kullanarak saatlerce matematik üzerine çalışmasına kadar, dünyanın en ünlü bilim adamları ve matematikçileri hakkında 10 ilginç gerçekten Yok!Yunan matematikçi Pisagor’a, geometrinin temeli olan Pisagor Teoremi için teşekkür edebilirsiniz. Ancak bazı fikirleri zamana yenik düşmüştür. Örneğin, Pisagor vejetaryenlik felsefesini benimsemiştir ancak inandığı ilkelerden biri fasulyeye dokunmayı ya da yemeyi kendine yasaklamaktır. Efsaneye göre, Pisagor’un ölümü fasulye yüzünden olmuştur. Saldırganlar tarafından evinden kovalandıktan sonra bir fasulye tarlasına girmiştir -ki tarlaya girmektense ölmeyi tercih ederdi- ve saldırganlar boğazını hemen kestirmiştir. Tarihi kayıtlar saldırı için kesin bir neden gösterememektedir.Ne Zaman Gitmen Gerekiyor? Danimarka astronomu Tycho Brahe, ilginç yaşamı ve ölümü ile bilinen bir asildi. Burnunu üniversitedeki bir düelloda kaybetti ve daha sonrasında metal protez taktı. Partilere bayılırdı Kendine ait bir adası vardı ve arkadaşlarını çılgın bir kaçamak için şatosuna davet etti. Misafirlerinin, evcilleştirdiği kuzey geyiğini ve Brahe’nin kendi yemek artıklarıyla masanın altından beslediği ’soytarısı’’, Jepp isimli cüceyi gördüklerinden emin oldu. Ancak partilere olan sevgisi, yanlışlıkla ölüm sebebi olmuş olabilir. Prag’taki bir şölende, Brahe tuvalete gitmesi gerektiğinde masada oturmaya devam etmek için direndi, çünkü masadan ayrılmak görgü kurallarına aykırıydı. Bu yanlış bir hareketti çünkü Brahe böbrek enfeksiyonu geçirdi ve 11 gün sonra 1601’de mesanesi Bir KahramanNikola Tesla bilimin tanınmamış kahramanlarından biriydi. 1884’te Sırbistan’dan Amerika’ya geldi ve hemen Thomas Edison için çalışmaya başladı; bazılarından Edison’un da kendine pay çıkardığı radyo, robotik ve elektrik alanlarında önemli buluşlar ortaya koydu. Tesla ampulü gerçek icat edendir, Edison değil. Ancak Tesla, sadece bilimsel arayışında takıntılı değildi. Muhtemelen obsesif kompulsif bozukluğu OKB vardı, saça, inci küpelere, biraz kirli olan her şeye dokunmayı reddederdi. Ayrıca, 3 numaraya takıntılı hale geldi, 3 kez binanın etrafında yürümeden binaya girmezdi. Ve her öğünde, yemek kaplarını parlatmak için tam 18 peçete ProfesörWerner Heisenberg, aklı bir karış havada olan parlak bir teorik fizikçinin muhtemelen ta kendisiydi. 1927’de Alman teorik fizikçi, kuantum mekaniğindeki ünlü belirsizlik denklemlerini, küçük minik atomik parçacıkların küçük ölçeklerindeki davranışını açıklayan kuralları geliştirdi. Ancak doktora sınavında az kalsın başarısız oluyordu, çünkü deneysel teknikler hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyordu. Doktora derecesi komitesindeki şüpheci bir profesör ona bataryanın nasıl çalıştığını sorduğunda, hiçbir fikri BilgeFizikçi Robert Oppenheimer, sekiz dili akıcı bir şekilde konuşabilen ve şiir, dil bilimi ve felsefe gibi geniş bir ilgi alanına sahip bir bilgeydi. Sonuç olarak Oppenheimer, diğer insanların sınırlamalarını anlamakta bazen zorlanırdı. Örneğin, 1931’de Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nden meslektaşı olan Leo Nedelsky’den kendisi için bir ders hazırlamasını istedi, her şeyin Oppenheimer’ın ona verdiği kitapta olduğunu düşünerek, bunun kolay bir iş olduğunu söyledi. Daha sonra meslektaşı şaşkın bir şekilde geri döndü, çünkü kitap tamamen Flemenkçe’ydi! Buna Oppenheimer’ın tepkisi “Ama bu oldukça kolay bir Flemenkçe ile yazılmış!” BelgelenmiştirMimar ve bilim adamı Buckminster Fuller, 1930’larda jeodezik kubbe, fütüristik şehirlerin bilim kurgu vizyonları ve Dymaxion isimli bir otomobil yaratmasıyla ünlüdür. Ancak Fuller da biraz ilginç biriydi. Dünya çapında seyahat ederken, birkaç saat diliminde zamanı söylemek için koluna üç saat takıyordu ve yıllarını her gün sadece iki saat uyuyarak geçirdi, buna Dymaxion uykusu adını verdi. Sonunda vazgeçti çünkü meslektaşları uyumadan ona yetişemiyordu. Ancak dahi, hayatını kaydetmek için çok vakit harcadı. 1915’ten 1983’e öldüğü güne kadar, 15 dakikalık aralıklarla dini olarak değiştirdiği hayatının ayrıntılı bir günlüğünü tuttu. Dymaxion Kronofilleri olarak adlandırılan günlük sonuç olarak, 270 feet 82 metre yükseklikte Stanford Üniversitesi’nde MatematikçiPaul Erdős kendini mesleğine adamış, hiçbir zaman evlenmemiş, sürekli seyahat halinde olan, meslektaşlarının kapıları önüne aniden ortaya çıkıp ’Algılarım açık.’’ diyerek çalışmalarının peşinden koşan ve devam etmeden önce sorunlar üzerine 1 ya da 2 gün düşünen Macar bir teorisyendi. İlerleyen yıllarında, çok fazla kahve içmeye başladı ve uyanık kalmak için kafein ve amfetamin hapları kullanmaya başladı çünkü günde 19-20 saat matematik üzerine çalışıyordu. Kararlı odaklılığı ile karşılığını almıştır Matematikçi yaklaşık 1,500 önemli makale yayınladı ve günümüz matematikçileri altı dereceli ayrılık sayılarını açıklayan ’Erdős sayılarını’’ hesaplamaya eğlencesiRichard Feynman, 20. yüzyılın en verimli ve ünlü fizikçilerinden biriydi ve Amerika’nın en gizli çalışması olan Manhattan Projesi’nde ünlü bir atom bombası inşa etmek üzere yer aldı. Fakat fizikçi, biraz şakacı ve sorun çıkaran biriydi. Söylentiye göre Los Alamos’taki Manhattan Projesi’nde sıkıldığında, sistemlerin kolaylıkla nasıl kırılabileceğini göstermek için boş vakitlerinde kilitleri açmak ve güvenliği kırmak üzerine çalıştı. Ancak bu onun maceralarının sonu değildi. Nobel ödüllü kuantum elektrodinamik teorisini geliştirirken Las Vegas gösteri kızlarıyla takıldı, Maya dilinde uzmanlaştı, Türk ve Moğol toplumlarının gırtlaktan söylediği şarkıları öğrendi ve kauçuk o-halkalarının 1986’da Challenger uzay aracının patlamasına nasıl sebep olduğunu mobilyaİngiliz matematikçi ve elektrik mühendisi Oliver Heaviside, elektrik devrelerini analiz etmek ve diferansiyel denklemleri çözmek için karmaşık matematik teknikleri geliştirdi. Fakat kendi kendini eğitmiş dahi, bir arkadaşı tarafından ’birinci sınıf tuhaflık’’ olarak adlandırdı. Mühendis evini dev granit bloklarla donattı, tırnaklarını parlak pembeye boyadı, günlerini sadece süt içerek geçirdi ve aşırı yazma isteğine sebep olan bir beyin rahatsızlığı olan hipergrafi Savaşları1800’lerin sonu -1900’lerin başında gerçekleşen büyük dinozor saldırısı sırasında, iki adam dinozor fosilleri arayışında birbirlerine üstün gelmek için seviyesi gitgide yükselen kötü taktik serileri kullandılar. Yale Üniversitesi’ndeki Peabody Müzesi’nde paleontolog olan Othniel Charles Marsh ve Philadelphia’daki Academy of Natural Sciences’ta çalışan Edward Drinker Cope, dost olarak başladıkları araştırmalarına kısa süre içerisinde birbirlerinden nefret ederek devam ettiler. Fosil avlanma gezisinde Marsh, fosil çukurunun bekçilerine dikkatlerini başka alana çevirmeleri için rüşvet verdi. Başka bir keşifte Marsh, Cope’in keşif gezilerinden birine casuslar gönderdi. Söylentiler, birbirlerinin keşiflerini engellemek için birbirlerinin kemik yataklarını bombaladıkları üzerine döndü. Yıllarca birbirlerini bilimsel yazılarda küçük düşürmek, gazetecilikte uygunsuzluk ve mali yanılsamalarla suçlamakla geçirdiler. Yine de iki araştırmacı, paleontoloji alanına büyük katkılar sağladı Stegosaurus, Triceratops, Diplodocus ve Papasaurus gibi ikonik dinozorlar onların çabaları sayesinde ortaya KantarProje Yönetimi Okulu EditörüReferans Ghose, T. 2013, August 3. Mad Geniuses 10 Odd Tales About Famous Scientists. Retrieved from
DOWNLOAD SHARE SAVE BUY THIS BOOK from $ BUY THIS BOOK from $ BUY THIS BOOK from $ DOWNLOAD LIKE COMMENT SHARE SAVE Report Encourage this author BUY LIKE SHARE Excessive Violence Harassment Offensive Pictures Spelling & Grammar Errors Unfinished Other Problem FREE STORIES ONLINE X
BİLİME KATKI SUNMUŞ BİLİM ADAMLARI ALİ KUŞÇU[1403-1474] Ali Kuşçu asıl adı Ali Bin Muhammed D. 1403, Semer kant – Ö. 16 Aralık 1474, İstanbul, Türk. gök bilimci, matematikçi ve dil bilimci. Gök bilimci ve kelam alimi olan Ali Kuşçu, 15. yüzyıl’da Semer kant’ta doğdu. Babası Muhammed, Timur İmparatorluğu Sultanı ve astronomu Uluğ Bey’in kuşçusu olduğu için, ailesi “Kuşçu” lakabıyla meşhur oldu. Küçük yaştan itibaren matematik ve astronomiye ilgi duyan Ali Kuşçu, Bursalı Kadızade Rumî, Gıyâseddin Cemşîd ve Muînuddîn Kâşî’den matematik ve astronomi dersi aldı. Daha sonra bilgisini artırmak için Kirman’a gitti. Burada Hall-ü Eşkal-i Kamer Ay Safhalarının Açıklanması adlı risale ile Şerh-i Tecrîd adlı eserini yazdı. Ali Kuşçu, Semerkant ve Kirman’da eğitimini tamamladıktan sonra Uluğ Bey’e yardımcı ve rasathanesine müdür oldu. 1449′da hacca gitmek istedi. Tebriz’de Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan kendisine büyük saygı gösterdi ve Osmanlı Devleti ile barış görüşmelerinde yardımını istedi. Ali Kuşçu, Uzun Hasan’ın sözcülüğünü yaptıktan sonra II. Mehmet’in davetiyle İstanbul’a geldi. Osmanlı – Akkoyunlu sınırında II. Mehmet’in emriyle büyük bir törenle karşılanan Ali Kuşçu, Ayasofya medresesine müderris oldu.
Jean-Baptiste de LAMARCK1744-1829 Büyük fransız doğa bilimcisi lamarck,ingiliz bilim adamı charles darwin in doğduğu yıl philosophie zoologique adlı ünlü yapıtını yayımlamıstı. bu yapıtında bazı evrim kurallarını nın picardie bölgesindeki bir koyde doğan lamarck çocukluğundan beri asker olmayı düsünürken,babasının isteğine uyarak papaz olmak uzere din eğitimine 1760 da babasının olmesiyle orduya yazıldı ve 7 yıl savaslarında karhamanca nedeniyle 1768 de ordudan ayrılmak zorunda yıllarda pariste tıp eğitimi gorurken bir yandanda botanik alanındaincelemeler yaptı ve 1778 da fransanın doğal bitki ortusune ilişkin değerli çalısmalar yayımlayınca fransız bilimler akademisine sparis botanik bahçesinde goreve seçildi. Beş yıl sonra bu kurulus ulusal doğa tarihi müzesi adıyla yeniden örgütlendiğinde zooloji bölümünün yöneticiliğine atanan lamarck o tarihten sonra butun ilgisini zooloji ye bilim dalındaki çalısmalarına50 yasından sonra baslamasına ve gozlerinin neredeyse korluk derecesinde bozulmus olmasında karsın bocekler ile solucanlar konusunda en yetkili kişi olarak son yıllarına doğru da omurgasız hayvanlar biyolojisinin en onemli yapıtlarından birini yayımladı. ALBERT EINSTEIN 1879-1955 Alman asıllı ABD'li fizikçi Albert Einstein, bütün insanlık tarihinin en büyük bilim adamlarından biridir. Çağdas fiziğin temellerini atan çalısmalarından bugün bile evreni ve evrende gözlediğimiz bütün olayları nasıl yorumlamamız gerektiğine dair yol gösterir. Yahudi bir ailenin oğlu olan Einstein, Ulm'da doğdu ve Münih'te öğrenime başladı. Okul yıllarında matematiğe özel bir ilgi duyarak bu alanda sivrildi. 15 yaşındayken ailesi İtalya'nın Milano kentine taşınınca Einstein İsviçre'ye geçerek Zürich Teknik Üniversitesi'ne girdi. 1900 de bu üniversitenin kuramsal fizik ve matematik bölümünü bitirdi. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Bern'deki patent bürosunda çalışmaya başladı bu görevden arta kalan zamanlarda fizik çalışmalarını sürdürdü ve 1905 te fiziğin gelişmesini sağlayan bir dizi incelemeler yaptı. Molekül boyutlarının hesaplanmasına ilişkin yeni bir yöntem önerdiği ilk incelemesiyle Zürich Teknik Üniversitesi'nden fizik doktoru ünvanını aldı. İskoçyalı botanikçi Robert Brown'un çiçektozlarında gözlemlediği "Brown hareketi"ne ilişkindi. Brown'ın gözlemlerine göre çiçektozları gibi küçük parçacıklar durgun bir sıvının içinde bile, durmadan hereket ediyordu. Daha önceleri bu olayın rastgele hareket eden sıvı moleküllerinin küçük parçalara çarpmasından olduğu düşünülüyordu. Einstein bu incelemesinde brown hareketin bi matematiksel durum olarak açıkladı. Einstein'ın üçüncü makalesinde gene yıllar önce keşfedilmiş çok ilginç bir olaya açıklık getiriyordu. Üzerine ışık gönderilen bazı maddelerin elektron yaydığı ama ışığın şiddetini arttığında yayılan elektronların enerjisinde değil yalnızca sayısında artış olduğu biliniyordu. Einstein fotoelektrik etki adıyla bilinen bu olayın açıklamasını yaparken ışığın hem dalgalar halınde hem de enerji yüklü küçük parçacıklar halinde yayıldığını öne sürdü. Bu parçacıklar yani bugünkü adıyla fotonlar maddeye çarptığında atomlardan elektron koparıyor ama serbest kalan elektronlar maddeden kurtulmaya çalısırken atomların çekim kuvvetiyle enerji kaybediyordu. Einstein özellikle bu çalısmasıyla 1921 Nobel Fizik Ödülü'ne değer görüldü. Einstein aynı yıl yayımlanan dördüncü incelemesi en önemlisidir. Bu makalesinde özel görecelik kuramını 1916 da dahada geliştirerek genel görecelik kuramına ulaşmıştır. Einstein'ın kuramına göre cismin kütlesi,uzunluğu hatta olay süresince zamanın akış hızı cismin hızına bağlı olarak değişir. Bunlar insana inanılmaz gelen devrimci düşüncelerdi ve benimsenmesi çok uzun zaman aldı. Einstein'ın görecelik kuramıyla vardığı en önemli sonuçlardan biri de kütle ile enerjinin eşdeğerliliğidir. Demek ki kütle bir enerji birimi olduğuna göre kütleçekimi de bir kuvvet olarak değil uzayda kütlenin varlığından kaynaklanan bir enerji bandı olarak düşünmek gerekir. Bu nedenle uzaydaki büyük kütleli gökcisimlerinin yakınından geçen ısık ısınlarının doğrultusunda bir sapma olur bu da uzayın eğrilmesine yol açar. Einstein enerji ile kütle arasındaki eşitliği ünlü E=mc2KARE bağıntısıyla gösterdi. Eenerji, cısığın çarpma sayısı, m kütle. Işık hızının k****i çok büyük bir sayı olduğundan çok küçük bir kütle çok büyük bir enerjiye eşit olur. Dünyaca ünlü bir bilim adamı olan Einstein 1914 te Berlin'de kurulan bir arastırma enstütüsünde fizik bölümünün yoneticiliğine getirildi. I. Dünya Savaşı boyunca Almanya'da yasadı ve kararlı barışsever olarak savas karsıtı eylemleri destekledi. 1918 de barışı büyük bir sevinçle karşıladı. Ama 1933 te Nazi Partisi'nin iktidara gelmesi ve yahudilere karşı yürüttükleri eylemler yüzünden artık Almanya'da yaşaması olanaksızdı. Amerika'ya yerleşerek yaşamının sonuna kadar uğraşacağı "Birleşik Alan Kuramı" üstünde çalısmaya basladı. Ne var ki kuvvetle ilişkin bütün fizik kuramlarını tek bir kuramda birleştirmeyi amaçlayan bu çalısmasını sonlandıramadı. Einstein bütün yaşamı boyunca dünya sorunlarıyla cok yakından ilgilendi. Gerçek bir barışsever olmasına karsın Hitler Almanyasında atom bombası yapmak üzere çalısmalar başladığını öğrenince Almanya ve Japonya'nın böyle bir bombayı kullanmalarını engeller düşüncesiyle atom bombasının ilk kez ABD de yapılmasına ön ayak oldu. Ama II. Dünya Savaşı'nda bu bombaların Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılmasından sonra atom silahının denetlenmesini ve dünya barısının kurulmasını içtenlikle destekledi. Alçakgönüllü ve sevecen bir insan olan Einstein aynı zamanda bir müziksever ve yetenekli bir CELSIUS1701-1744 Uppsala da Doğan ve calısmalarını bu kentte gerceklestiren isveçli fizikçi ve astronom anders celsius 1730 da uppsala universitesinde astronomi profösoru oldu. Yapımi 1740 ta tamamlanan uppsala gozlemevini kurarak yasamının son 4 yılında orada dünyanın gunese uzaklıgının hesaplamasına yarayan yeni bir yonteme öburu dünyanın biçimini saptamaya yonelik iki astronomi kitabı kutuplarda hafifce basık olduğunu gözem yoluyla bulan ilk bilimadamlarından biri oldu. Celsius günümüzde kendi adını tasıyan sıcaklık olceğinin bulucusu olarak olarakta adlandırılan bu ölçek dünyanın her yanında özellikle bilimsel olcümlerde once kullanılan sıcaklık olceğini Danzigli bir alman fizikçi olan daniel fahrenheit 1714 te geliştirmişti. Çalısmalarını daha cok hollandada yürüten fahrenheit ın adıyla anılan bu olcek suyun donma noktasını 32F kaynama noktasını 212F olarak 1742 de farklı bir sıcaklık olceği aralığını 10 esit parcaya celcius buzun erime noktasını 100 suyun kaynama noktasını 0 olarak kabul etmişti. Daha sonra 0 ile 100 u yer bu olceğe yüz adım anlamındaki latince centum gradus tan gelen santigrat ölçeği 1948 de toplanan uluslararası konfreansta adını bulucusunun adı olan celsius la derecesi C olarak adlandırılır SIR ISSAC NEWTON Newton 1642 - 1727, tarihin yetiştirdiği en büyük bilim adamlarından biridir ve matematik, astronomi ve fizik alanlarındaki buluşları göz kamaştırıcı niteliktedir; klasik fizik onunla doruğa erişmiştir. Bilime yaptığı temel katkılar, diferansiyel ve entegral hesap, evrensel çekim kanunu ve Güneş ışığının yapısı olarak sıralanabilir. Çalışmalarını Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri Principia ve Optik adlı eserlerinde toplamıştır. Newton, diferansiyel integral hesabı bulmuştur ve bu buluşu 17. yüzyılda ortaya çıkan ve çözümlenmek istenen bazı problemlerden kaynaklanmaktadır. Bu problemlerden ilki, bir cismin yol formülünden, herhangi bir andaki hız ve ivmesini, hız ve ivmesinden ise aldığı yolu bulmaktı. Bu problem ivmeli hareketin incelenmesi sırasında ortaya çıkmıştı; buradaki güçlük, 17. yüzyılda ilgi odağı haline gelen ansal hız, ansal ivmenin hesaplanması hızın veya ivmenin bir andan diğer bir ana değişmesini belirlemek idi. Örneğin, ansal hız bulunurken, ortalama hız durumunda olduğu gibi, alınan yol geçen süreye bölünerek hesaplanamaz, çünkü verilen bir an içinde alınan yol ve süre sıfırdır; sıfırın sıfıra oranı ise anlamsızdır. Bu biçim hız ve ivme değişimleri diferansiyel hesap ile bulunabilir. İkinci problem, bir eğrinin teğetini bulmaktı. Bu problem hem bir geometri problemiydi, hem de çeşitli alanlardaki uygulamalarda çok önemliydi. Bu problemlerin çözümü için diferansiyel hesabı uygulamak gerekir. Üçüncü problem de, bir fonksiyonun maksimum veya minimum değerlerinin bulunması sorunuydu. Örneğin, gezegen hareketlerinin incelenmesinde, bir gezegenin Güneş'ten en büyük ve en küçük mesafelerinin bulunması gibi maksimum ve minimum problemleri ile karşılaşılmaktaydı. Dördüncü problem ise, bir gezegenin verilen bir süre içinde aldığı yol, eğrilerin sınırladığı alanlar, yüzeylerin sınırladığı hacimler gibi problemlerdi. Bunların çözümleri integral hesap yardımıyla bulunur. Newton 1665 yılında uzunluklar, alanlar, hacimler, sıcaklıklar gibi sürekli değişen niceliklerin değişme oranlarının nasıl bulunacağı üzerinde düşünmeye başlamıştı. Bir niceliğin diğer birine göre ansal değişme oranını dx/dy diferansiyel hesap ile bulmuş ve bu işlemin tersiyle de integral hesap sonsuz küçük alanların toplamı olarak eğri alanların bulunabileceğini göstermiştir. Newton, iki mekanik problemin çözümünü bulmaya çalışırken diferansiyel entegral hesabı geliştirmiştir. Bu problemler 1 Gezegenin hareketi sırasında yörüngesi üzerinde katettiği yoldan, herhangi bir andaki hızını bulmak, 2 Gezegenin hızından, herhangi bir anda yörüngesinin neresinde bulunacağını hesap etmekti. Bu problemlerin çözümüne hazırlık olarak Newton, y = x2 denkleminde herhangi bir andaki yolu y, ve düzgün bir dx hızı ile alınan başka bir andaki yolu da x ile göstererek, 2xdx'in aynı anda y yolunu alan hızı temsil edeceğini söylemiştir. Newton diferansiyel-integral hesabı bulduğunu 1669 yılına kadar kimseye haber vermemiş ve ancak 42 yıl sonra yayınlamıştır. Bundan dolayı da Leibniz ile aralarında öncelik problemi söz konusu olmuştur. Leibniz, Newton'dan daha iyi bir notasyon kullanmış, x ve y gibi iki değişkenin mümkün olan en küçük değişimlerini dx ve dy olarak göstermiştir. 1684 yılında yayımladığı kitabında dxy= xdy+ ydx, dxn= nxn-1, ve dx/y=ydx-xdy/y2 formüllerini vermiştir. Newton matematiğin başka alanlarına da katkıda bulunmuştur. Binom ifadelerinin tam sayılı kuvvetlerinin açılımı çok uzun zamandan beri biliniyordu. Pascal, katsayıların birbirini izleme kuralını bulmuştu; ancak kesirli kuvvetler için binom açılımı henüz yapılmamıştı. Newton x-x21/2 ve 1-x21/2 açılımlarını sonsuz diziler yardımıyla vermiştir. Principia'da Newton, Galilei ile önemli değişime uğrayan hareket problemini yeniden ele alır. Uzun yıllar Aristoteles'in görüşlerinin etkisinde kalmış olan bu problemi Galilei, eylemsizlik ilkesiyle kökten değiştirmiş ve artık cisimlerin hareketinin açıklanması problem olmaktan çıkmıştı. Ancak, problemin gök mekaniğini ilgilendiren boyutu hâlâ tam olarak açıklanamamıştı. Galilei'nin getirdiği eylemsizlik problemine göre dışarıdan bir etki olmadığı sürece cisim durumunu koruyacak ve eğer hareket halindeyse düzgün hızla bir doğru boyunca hareketini sürdürecektir. Aynı kural gezegenler için de geçerlidir. Ancak gezegenler doğrusal değil, dairesel hareket yapmaktadırlar. O zaman bir problem ortaya çıkmaktadır. Niçin gezegenler Güneş'in çevresinde dolanırlar da uzaklaşıp gitmezler? Newton bu sorunun yanıtını, Platon'dan beri bilinmekte olan ve miktarını Galilei'nin ölçtüğü gravitasyonda bulur. Ona göre, Yer'in çevresinde dolanan Ay'ı yörüngesinde tutan kuvvet yeryüzünde bir taşın düşmesine neden olan kuvvettir. Daha sonra Ay'ın hareketini mermi yoluna benzeterek bu olayı açıklamaya çalışan Newton, şöyle bir varsayım oluşturur Bir dağın tepesinden atılan mermi yer çekimi nedeniyle A noktasına düşecektir. Daha hızlı fırlatılırsa, daha uzağa örneğin A' noktasına düşer. Eğer ilk atıldığı yere ulaşacak bir hızla fırlatılırsa, yere düşmeyecek, kazandığı merkez kaç kuvvetle, yer çekim kuvveti dengeleneceği için, tıpkı doğal bir uydu gibi Yer'in çevresinde dolanıp duracaktır Böylece yapay uydu kuramının temel prensibini de ilk kez açıklamış olan Newton, çekimin matematiksel ifadesini vermeye girişir. Kepler kanunlarını göz önüne alarak gravitasyonu F = /r olarak formüle eder. Daha sonra gözlemsel olarak da bunu kanıtlayan Newton, böylece bütün evreni yöneten tek bir kanun olduğunu kanıtlamıştır. Bundan dolayı da bu kanuna evrensel çekim kanunu denmiştir. Newton'un diğer bir katkısı da fizikte kuramsal evreyi gerçekleştirmiş olmasıdır. Kendi zamanına kadar bilimde gözlem ve deney aşamasında bir takım kanunların elde edilmesiyle yetinilmişti. Newton ise bu kanunlar ışığında, o bilimin bütününde geçerli olan prensiplerin oluşturulduğu kuramsal evreye ulaşmayı başarmış ve fiziği, tıpkı Eukleides'in geometride yaptığına benzer şekilde, aksiyomatik hale getirmiştir. Dayandığı temel prensipler şunlardır 1. Eylemsizlik prensibi Bir cisme hiçbir kuvvet etki etmiyorsa, o cisim hareket halinde ise hareketine düzgün hızla doğru boyunca devam eder, sükûnet halindeyse durumunu korur. 2. Bir cisme bir kuvvet uygulanırsa o cisimde bir ivme meydana gelir ve ivme kuvvetle orantılıdır F = 3. Etki tepki prensibi Bir A cismi bir B cismine bir F kuvveti uyguluyorsa, B cismi de A cismine zıt yönde ama ona eşit bir F kuvveti uygular. Newton'un ağırlıkla ilgilendiği bir diğer bilim dalı da optiktir. Optik adlı eserinde ışığın niteliğini ve renklerin oluşumunu ayrıntılı olarak incelemiştir ve ilk kez güneş ışığının gerçekte pek çok rengin karışımından veya bileşiminden oluştuğunu, deneysel olarak kanıtlamıştır. Bunun için karanlık bir odaya yerleştirdiği prizmaya güneş ışığı göndererek renklere ayrılmasını ve daha sonra prizmadan çıkan ışığı ince kenarlı bir mercekle bir noktaya toplamak suretiyle de tekrar beyaz ışığı elde edebilmiştir. Ayrıca her rengin belirli bir kırılma indisi olduğunu da ilk bulan Newton'dur.
bilime katkı sunmuş bilim insanlarının hayat hikayeleri