🐠 Aileme Bir Şey Olacak Korkusu

Birkeresinde Biri bana bir şey söylemişti; "Sen hayatta çok büyük şeyler istiyorsun Bükü. Bu güzel bir şey ama sadece istiyorsun. Onlar için çaba sarf etmiyorsun. Oturup sana gelmelerini bekliyorsun. Onlar gelmeyecekler ve sen hayatın boyunca mutsuz olacaksın." 23rd June 2013, Bükülü İpek tarafından yayınlandı. Tatiliçin eve gidecektim. Tüm İngilizce kaynaklarımı yanıma alıp memlekete gittim. Tabi evde kutup havası olacağını biliyordum. Annem hiç iyi değildi. Bu durumu kabul edemiyordu. Edememesinin sebebi korkusuydu. Bana bir şey olacak korkusu. Bana bir şey olsa yanımda olamayacağını söylüyordu. Olaydansonra arkasına bakmadan gitti. Şu anda ise serbest. Bu kadına şiddet olaylarında babamın dediği gibi ölmemiz gerekiyor ki demek ki bir şeyler yapılsın. Yakınımızda oturuyor, aramızda 6-7 sokak var. Biz dışarı çıksak görüşeceğiz. Onun dediği laf buradan taşınacaksınız. Bunun bir şekilde sonuçlanması lazım. Kişikaygılı olduğunu; genel bir huzursuzluk, gerginlik, tedirginlik, sabırsızlık, irkilme ve çabuk kızma gibi normalde yaşamadığı farklılıklardan anlayabilir. Bazılarında kötü bir şey olacakmış endişesi olur. Bazılarında dikkat dağınıklığı, Birgün her şeyi açıkladım: “Baba biyomedikal de genetik de geçeğin mesleği değilmiş, benki daha uzak bir geleceğin. 2013’ün değil, 2113’ün. Ben iş falan bulamıyorum, eğer 5 yıllık tecrübem olsa belki bir şansım olurdu ama mezun olur olmaz nasıl tecrübem olabilir ki. Artık burda da kalmıyorum, Aslı da Kıyafetalırken veya denerken ki mutluluğu anlatamam. Kıyafetin üzerine yakışması insanı öyle mutlu ediyor ki, yağlarımın bir yerden fırlamaması öyle güzel bir duygu ki; bu mutluluk paha biçilemez. Her şeyden önce kendi kendini beğeniyorsun ve moralin inanılmaz yükseliyor. Müthiş bir özgüven artışı geliyor. zamanlagelişen bir duygu bu. ilk doğduğunuzda çocukluğunuzda aileniz her şeyinizdir. ama büyüdükçe, bazı şeylerin farkına vardıkça, kendi hayat tarzınızı seçtiğinizde gelişen bir duygu. ben de sevmiyorum artık ailemi. önce babamla başladı. sağır olmamdaki sebeplerden birisi oydu. doktora döndermedi. aslında sadece o da değil. benimle bugüne kadar 2 kere Bende aynı öyle. Karşımda yakışıklı boylu poslu beğendiğim, etkilendiğim biri oturuyor sarılsam sarılırım ama Allahtan korkuyorum. Ve sarılmadım. Ben yapamayacağım olmaz burada bitirelim dedim. Tabi o da kötü oldu, gururu incindi, sinirlendi. Korktum bana bir şey yapar mı diye bir de akşam vakti. Bitti dedim ve kalktım BirSoru Sor. Erkek arkaşımla evlilik düşünüyoruz aileme nasıl anlatabilirim ? 0 oy . 552 göst. 2 saat önce Aile kategorisinde Cikolataliportakll (7 puan) tarafından soruldu. 21 yaşımdayım ciddi düşünüyoruz aileme nasıl açıklayabilirim. Bende yaşça olarak büyük de olabilirsiniz fikirlerinize ihtiyacım var ablalarım. Her şey çok belirsiz” diye başlıyordu yazı. “Şimdi neler olacak? Bana, aileme, Varoluşçuluğa göre insanın dört temel korkusu var: Ölüm, özgürlük, yalnızlık ve anlamsızlık. Ölüm korkusu, bir gün bu dünyadan ayrıldığımızda sonrasında ne olacağını bilmemekten kaynaklanıyor. Özgürlük korkusu, içten AnlatıcıJack’in alter-egosu diyebileceğimiz Durden karizmatik,gösterişli,asi, korkusuz,pırıltılı,90’ların Kertenkele Kralı görünümlü bir anarşist.Yani Jack’in olmadığı her şey ve olmak istediği.İlk tanıştıklarında yasak olan bir şey yapıyor ve uçakta laptop kullanıyor.Bu Jack için imkansız ama onun için doğal bir şey.Liposection yaptıranların artık Rüyadayüksek bir yerden düşmek, kişinin beklentilerinin karşılanmayacağına, çok istediği bir şeyin gerçekleşmeyeceğine, maddi anlamda problemlere, başınıza gelecek bir musibet sonrasında üzülmeye ve sıkıntı çekmeye işarettir. Rüyasında yüksek bir yere çıkan ve sonra oradan düşen kimse, bir başarı elde ettikten sonra beklemediği zarara uğrar veya bu rüya M2rQ8. Yunus Emre Enstitüsü Yeniden düşünmek, Yeninden Yorumlamak programında soul müziğinin yıldızı Della Miles’ı ağırladı. Michael Jackson ve Whitney Houston ile birlikte uzun zaman aynı sahneyi paylaşan ABD'li sanatçı Della Miles, yaşam hikayesini ve kariyer yolculuğu hakkında daha önce duyulmamış bilgiler paylaştı. İngiliz gazeteci Lauren Booth’un sunduğu programda Miles, Türkiye'yi niye sevdiğini ve neden İslam’ı seçtiğini anlattı. Yunus Emre Enstitüsü 17 Eylül 2020 tarihinde soul rock müziğin kraliçesi Della Miles’ı konuk etti. İstanbul’da yaşayan İngiliz gazeteci Lauren Booth’un sunduğu programda Della Miles müziği, hayatı, Türkiye sevgisi ve Müslüman olma serüveni hakkında konuştu. Türkçe ve İngilizce yayımlanan program binlerce kişi tarafından izlendi. Michael Jackson ve Whitney Houston ile birlikte uzun zaman aynı sahneyi paylaşan ABD'li soul rock sanatçısı Della Miles, Türkiye’ye ilk olarak 10 yıl kadar önce geldiğini açıkladı. Daha önce Türkiye’ye geldiğinde hiçbir beklentisinin olmadığını ancak Türkiye’ye geldiğinde her şeyin değişini anlattı. 2019 yılında Müslüman olan Miles, Muğla Dalyan’da bir ev alarak Türkiye ile olan bağını güçlendirdi. Türkçe öğrenmeye başlayan Miles’ın seslendirdiği Türkçe şarkılar bulunuyor. “BURAYA GELMEK EN GÜZEL DENEYİMLERİMİZDEN BİRİYDİ” Türkiye’ye ilk geldiğinde Çeşme’de konser verdiğini ifade eden Miles, “Burada yeni arkadaşlar edindik. Yiyeceklerle damak tadımızı gelişti. Hava, güneş ve insanların nezaketi, benimle gelen arkadaşlarla aynı şeyleri hissediyoruz. Buraya gelmek en güzel deneyimlerimizden biriydi.” diye konuştu. Lauren Booth da Türkiye ile olan ilk deneyimini şöyle aktardı “Yaklaşık 10-15 yıl önce Müslüman topluluklar tanımaya başladığında, bir yemeğe gittim. Günlüğüme şöyle yazdım Tatlı çocukların arasında garip bir yetişkin gibi hissettim.” "TÜRK İNSANI DENİNCE AKLIMA FEDAKÂRLIK GELİYOR" Booth’un Türkiye’de diğer ülkelere göre farklı gördüğü şeyin ne olduğu sorusuna ise Miles şöyle cevap verdi Della Miles Türkiye ile ilgili sanırım “fedakâr” kelimesi akla geliyor, yani veren. Dünyada çok iyi insan var ama herkes vermeye gönüllü değil. “Türkiye ile ilgili sanırım “fedakâr” kelimesi akla geliyor, yani veren. Dünyada çok iyi insan var ama herkes vermeye gönüllü değil. Bir gece mum istedim, evde yoktu. Markete gittim orada da yoktu. Orada çalışan biri “Bir dakika dedi, eve gitti ve bana mum getirdi. Sonra güle güle dedi ve beni uğurladı. Bunun gibi birçok hikâye var. Geç saate kadar çalıştığım bir akşam omlet gibi bir şey yapmak istedim. Domates, soğan kullanmak da istedim. Ama buzdolabında hiçbir şey yoktu. Biraz ileride kebap satan bir yer var, domatesleri soğanları vardı. Oraya gittim kebap istemiyorum ama soğan ve domates satın almak istiyorum dedim. Torbaya hepsini koydu ve bana bay bay dedi. Paramı almadı. Bu tür örnekler o kadar çok oluyor ki, Türkiye'de çok sık yaşadığım bir şey.” “TÜRKİYE’YE GELMEK BENİM BEREKETİM VE BAHTIMDI” Della Miles, Türkiye’ye gelmesinin hayatında önemli bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Bunun kaderinin bir parçası olduğu belirten Miles, Annem hep şöyle derdi “Bir şey olacaksa olur. Tanrı bolluğu verirken, bolluğu bereket yapar”. Türkiye’ye gelmek benim için büyük bir bereketti. Aslında benim yerime başkası gelecek Türkiye’ye. Ama gelemedi. O yüzden beni aradılar. Yani bu benim bereketimdi, benim bahtımdı.” Lauren Booth da Miles’ın sözlerini şöyle yorumladı “Müslümanlar da şöyle der; “Allah’ın senin için bir planı varsa her zaman o yola yönelirsin. Biz buna Allah’ın kaderi deriz” “KORKU İLE İNANÇ AYNI BEDENDE BİR ARADA OLMAZ” Della Miles, 2019 Aralık ayında Hazreti Mevlana'nın 746. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında Konya'da verdiği konserde, "Mustafa" ve "Bismillah" adlı iki eseri seslendirmişti. Türkiye’de konser vermeyi çok sevdiğini ve KOVİD Salgının kendisini de etkilediğini söyleyen Miles, “Çok iyi tabi KOVİD’e kadar. Hepimizi biraz geriletti. Ona rağmen konserler veriyorum. Son iki aydır tekrar şarkı söylemeye başladım. Bu konuda çok mutlu hissediyorum. Türkiye’de şarkı söylediğimde KOVİD’den önce veya sonra, dinleyiciler Türkler kalplerini yanında taşıyorlar. O kadar hoş insanlar ki. Biz de sanatçılar olarak dinleyicilerden güç alıyoruz.” Yumuşak kalpli olmanın inançla olan bağlantısına değinen Lauren Booth’un, “Sence inanç insan kalbine neler yapıyor, bununla ilgili görüşlerin neler. Senin inancın nedir?” sorusunu Miles şöyle cevap verdi. Della Miles İnanç ve korku aynı anda olamaz. Dolaysıyla benim inancım çok uzun yıllar evvel başladı. Annem şundan bahsediyor, korku bu dünyanın korkusu, yani bu dünyada yaşanan şeylerin korkusu. Ondan korkmuyorsun, Allah’a bırakıyorsun. Zaten kontrol onda. Bu senin inancın, eğer inanırsan korkmazsın. “Benim inanç yolculuğum küçükken başladı. Ben dinine bağlı bir ailede büyüdüm. Annem ile haftanın 3-4 gün kiliseye giderdik. Annem çok güçlü, inançlı bir insandır. Her zaman dediğim gibi tek Tanrı vardır. Biz ona Allah diyoruz. Bu ikisinin aynı olduğuna inanıyorum. Annemin bahsettiği kişi ile bana öğrettiği yaratıcı aynı. Benim inancım annem ile başladı. Tanrı’ya inanmak inançla büyümek, o zamanlar başladı. Gençken sahneye çıkarken hep çok heyecanlı olduğumu söylerdim. Annem derdi ki Dua ettin mi? Evet dua ettim. Peki duana inanıyor musun? Evet inanıyorum? Peki inancın var mı? Evet inancım var. İnanç ve korku aynı anda olamaz. Dolaysıyla benim inancım çok uzun yıllar evvel başladı. Annem şundan bahsediyor, korku bu dünyanın korkusu, yani bu dünyada yaşanan şeylerin korkusu. Ondan korkmuyorsun, Allah’a bırakıyorsun. Zaten kontrol onda. Bu senin inancın, eğer inanırsan korkmazsın. Annem altı çocuk büyüttü. Ben inancımı çok defa izledim.” ZORLUKLARLA DOLU BİR HİKÂYE Lauren Booth’un şöhretin kendisini nasıl etkilediğine dair sorusuna ise Miles şöyle cevap verdi “Sanattaki güzellik aslında çirkinliği de beraberinde getiriyor. Her zaman şunu söylüyorum. Aslında şarkı söylemeyi çok seviyorum, sahnede olmayı çok seviyorum. Kendimden bir şeyler vermek istiyorum. Ama bu işin kendisi çirkin. Ama hiçbir zaman kendime olan inancımı kaybetmedim. Hatırlıyorum yetişkin olduğumda anneme 'California’ya gideceğim, yıldız olacağım' demiştim. Bana Tamam nasıl gideceksin peki? diye sordu. Dedim ki elimde ne kadar para varsa onunla gideceğim. Otobüsle gidecektim. Yani Houston-Texas’tan California’ya kadar bir genç kız otobüse binip gidecekti. Annem kesinlikle olmaz dedi ve bana uçak bileti aldı. Biliyordu ki gidecektim, onun için benim güvende olmamı istedi. Orada bir arkadaşım vardı herhangi bir ilişkimiz yoktu. O erkekti ben kadındım. Bende kalabilirsin, hiç sıkıntı yok. Sen benim odamda kalırsın ben koltukta yatarım.’ demişti. Burada kalırken yolumu bulmaya çalışıyordum. Büyük bir şehir Los Angeles, California çok büyük bir şehir. İnsanlarla tanışmaya çalıştım ve insanlar beni aramaya başladılar stüdyoda şarkı söylemek için. Arkadaşım bunu gördü, öncelikle onun bana aşık olduğunu bilmiyordum. Bilmiyordum gerçekten. Neyse kısa keseyim sonra bana bir gün bana çık git dedi. Mavi bir bavulum vardı. Bavulumu topladım, yatağımın yanına koydum ve bebek gibi uyudum. Ertesi gün duş aldım. Yatağıma oturdum şimdi ne olacak diye düşündüm. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Sonra biri beni telefonla aradı. Telefonla beni arayan onun aracılığıyla tanıştığım bir kadındı. Ben 6 aylığına şehir dışına gideceğim, bir dairem ve arabam var ama kızım 5 yaşında ve evde kalacak. Kızımı okula götürecek birine ihtiyacım var. Sen evde kalıp kızımı arabamla okula götürür müsün?’ diye bana sordu. Teklifini hemen kabul ettim. O 6 ay boyunca çocuğunu okula götürdüm. İnsanlarla tanıştım ve çok fazla işte çalıştım ve 6 ayın sonunda kendi dairemi tuttum.” MÜZİK DÜNYASININ PARILTISI SİZİ ALDATMASIN Lauren Booth’un, “Whitney Houston ile çalıştın. O mükemmel bir ses. Kilise geçmişi müzik endüstrisine girmek isteyen gençlere bir uyarın var mı?” sorusuna müzik endüstrisinin parlak görüntüsünün gerçek olmadığını belirterek şöyle devam etti “Bu heyecanlı görüntüye inanmayın. Biz sanatçıların en büyük sorunları, yolardayken bir prensesiz, prensiz, kraliçeyiz, kralız, her şey bize veriliyor. Hiçbir şey yapmıyoruz. Her şey bize sunuluyor. Business class, kırmızı halılar... Ama bu tur bittiğinde eve gidiyorsun, aynaya bakmak zorundasın ve karşındaki insanla yaşamak zorundasın. Birçok sanatçı bunu kaldıramıyor. Bu yanlış geri bildirimi almaya dayanamıyor. Dinleyiciler seni seviyorum’ diye bağırıyorlar ama bazen şunu demek istiyorum. Gördüğün şeyi mi seviyorsun. Benim hakkımda bildiklerinizi seviyorsunuz, müziği seviyorsunuz ama beni tanımıyorsunuz. Farklı türde bir sevgi. Bütün sanatçılar buna inanıyor ve eve gittiklerinde yalnızlar. Aileleri de olsa bu açığı nasıl kapatacaklarını bilmiyorlar. Bunu için Whitney’e teşekkür ederim çünkü ondan çok şey öğrendim. Eve gittiğimde şunu fark ettim. Ben kendi bulaşıklarımı yıkıyorum, kendi işlerim yapıyorum. Çok büyük bir fark var bu iki durum arasında. O heyecanlı görüntüye inanamayın o heyecana inanmayın. EZANI İLK KEZ TÜRKİYE’DE GÖRDÜM Della Miles Ezanı ilk defa Türkiye'de duyduğumda, ekibime bence bu her şehirde olmalı demiştim. Ezanı ilk kez Türkiye’ye geldiğinde duyduğunu söyleyen Della Miles şöyle konuştu “Ezanı ilk defa Türkiye'de duyduğumda, ekibime bence bu her şehirde olmalı demiştim. İnançlı olmasanız dahi, ezanı duyduğunuzda veya bir şey yapmayı düşünüyor olsanız, yaşamınıza son vermeye düşünüyor olsanız, ezan içinizde bir şeyleri hareket geçirir ve vazgeçersiniz. Ezanı dinlediğimde şunu düşünüyorum Sanki biri günde beş defa beni düşünüyor, beni hatırlıyor.” TÜRKÇE ALBÜM YAPMAK İSTİYORUM Lauren Both’a korona öncesinde Türkçe şarkılar yapmak istediğini belirten ünlü sanatçı Miles şöyle konuştu “Kesinlikle bunu düşünüyorum. KOVİD’den önce aslında bu konuyu konuşuyorduk. Şimdi yavaş tekrar masaya geldi bu konu. Tüm şarkılar Türkçe olursa yapabileceğimi çok sanmıyorum ama kesinlikle bazı Türkçe şarkılar olacaktır.” Psikoloji konusuna büyük bir ilgisi olduğunu belirten Della Miles, “Psikologlarla çalıştım. Kötü davranışları nedeniyle evinden, okuldan ayrılan, psikoloji açısından insanları analiz etme eğilimim var. Bir grupta durumu değiştirecek kişiyi görebilirim. Ona ulaşmaya çalışıyorum, dalga halinde herkesi etkileyebileceğini düşünüyorum. Bunu dinleyiciler için kullanıyorum nasıl onlara tepki vermeliyim bunu anlamaya çalışıyorum.” dedi. BENİ İSLAM’A YÖNELTEN ŞEY “SÖYLEDİĞİNİ YAP” DÜŞÜNCESİ OLDU Lauren Booth’un “Biz seyahatlerimiz nedeniyle farklı yerleri görme şansını elde ettik. Fakat insanların farklı kardeşlerinin bu erişimi olmaması beni üzüyor. Peki onlarla nasıl yakınlaşabiliriz ve inanç sayesinde daha nazik olmalarını nasıl sağlayabiliriz” sorunsa Della Miles şöyle cevap verdi Della Miles Beni Müslüman olmaya yönelten şey söylediğini yap düşüncesiydi. Örnek ol. Allah bizden bunu izliyor. Eğer biz örnek olursak insanlar daha fazlasını bilmek ister. “Beni Müslüman olmaya yönelten şey söylediğini yap düşüncesiydi. Örnek ol. Allah bizden bunu izliyor. Eğer biz örnek olursak insanlar daha fazlasını bilmek ister. Teksas’ta büyüyen bir insan nereden bilebilir İslam’ı. Çünkü bu ortamda büyümedim. Ama bu kişi beni orada bulunduğum duruma soktuğunda, merak ettim bu davranışın arkasındaki ahlakı. Yani öncelikle örnek olmalıyız” Della Miles Müslüman olduktan sonra dini bilgileri öğrenmeye çalıştığını belirterek “Her gelen günü geldikçe planlıyorum. Özel hayatın kendi ruhsal büyümem konusunda gün be gün ilerlemeliyim.” dedi. Lauren Booth da İmam El-Haddad’ın "Yardım Kitabı" isimli eserini okuduğunu ve kitaptaki “çok farklı şeyleri küçük bloklar halinde yaparsan güç senden kaçmaz” sözüne atıf yaptı. Miles da bunu onaylayarak bazen bir şarkının 30 dakikada bile stüdyoda bitebildiğini belirtti. “DUYDUKLARINIZA İNANMAYIN GELİN KENDİNİZ GÖRÜN” Barış Pınarı Harekâtı sırasında ABD'li sanatçı Della Miles, Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesini ziyaret ederek Akçakalelilerle bir araya gelmişti. Türkiye hakkında yabancı medyada çok sayıda asılsız iddialar olduğunu vurgulayan Miles ailesine Türkiye hakkında bilgiler verdiğini belirterek, “Hiçbir şey bilmiyorlar ama sözlükleriyim. Türkiye hakkındaki bütün bilgileri benden öğreniyorlar. Onlara Türkiye’nin ne kadar güzel olduğun anlatıyorum. Özellikle Alman medyası Türkiye hakkında çok kötü şeyler söylüyordu. Aileme kendiniz ziyaret edin diyordum. Her zaman duyduklarınıza inanmayın. Kesinlikle her büyük şehrin kendine ait sorunları vardır, hepimiz insanız. Dolaysıyla her ülke aynı kötü şeyleri yaşıyor, her ülkenin aynı hataları var ama her ülkede iyilik de var. Genelleştirmek kötü. Ben Teksas’ta büyüdüm. 'Orada herkes birbirine silah çekiyor mu' diye soruyorlar bana. Ben Teksas’ta büyüdüm hiç silah görmedim. Bunu için bir yer hakkında bilgi edinmek için gidin ve kendiniz görün. CAMİ İNSANIN KENDİSİNE GELDİĞİ BİR YERDİR Lauren Booth’un "Büyük bir camiye gittiğinde ne hissetin? İstanbul Sultanahmet’i ilk ziyaret ettiğinde ne hissettin, o yerleri görmek seni nasıl hissettiriyor?” sorusuna Miles şöyle cevap verdi “O kadar güzeldi ki, çok güzel hissediyorsun. Tüm endişeler kötü düşünceler geride kalıyor. Geliyorsun, kendine yer buluyorsun ve Allah ile bütünleşiyorsun. Anneniz size git odana düşün dediğinde, benim için bu cami aslında. Oraya gidiyorum ve Allah hiçin ne yaptım, ailem için ne yaptım, ne yapıyorum?' diye düşünüyorum.” KOVİD BİRÇOK HAYIRA VESİLE OLDU Kovid hakkında çok fazla olumsuz düşünce var. Ben mesela 50’den fazla konser kaybettim. Ama olur böyle şeyler, bunu yaşayacakmışız. Dubai’deyken, işler çok kötü gitmeye başlarken, oğlum online okuyacaktı. Dubai’ye geldi havaalanı kapandı. Oğlumu eve getirdim, oğlum ve ben en zevkli zamanlarımızı geçirdik. 3 ay birlikte geçirdik sadece ikimiz. Allah’a bu zaman için teşekkür ediyorum. Babalar, eşleri ve çocuklarıyla vakit geçirmeye başladı. Hiçbir şey olmasa da aileler güçlendi. Della Miles bu dönemde Bodrum’daki bir konser salonunda her cumartesi ekim sonuna kadar şarkı söylemeye devam edeceğini söyledi. 1 Selamlar, bugün bilgisayarımı açamadım ve bu korkuyla doldum taştım. Yakın zamanda bu olaylar ile ilgili ne kadar endişelendiğimi biliyorsunuzdur. Ayrıca sebepsiz de değil benim bu korkum. Mesela geçen gün masaüstünde bir dosyanın adını değiştirecektim. Yönetici isteği istedi verdim. Bir sıkıntı olmadı. Ayrıca yakın zamanda brave kullanırken yeni sekme kısmı kendi kendini hızlı ulaşmak için kullanılan yere atmıştı. Bir de bu en korktuğum geçenlerde WinRAR'a sağ tıklayıp özellikler demiştim. Orda bilinmeyen bir cihaz vardı. Fakat bu cihazin yanındaki numara benim SID numaramin aynisiydi fakat yanında 1 vardı. Ornek sonu 500 iken orda 5001 yazıyordu. Bir de WinRAR normalde bilgisayarımın masaüstünde değil. O gün WinRAR hem simgesizdi hem de kendi kendine masaüstüne gelmişti. Gerçekten bu olaylar yüzünden paranoyak oldum. Kaspersky var her gün tam tarama yapıyorum bir şey bulamıyor ama ya kasperskyin ayarları ile oynayıp kendini istisna eklediyse diye korkuyorum. Ya kendini kapatırsa diye aklım çıkıyor. Hayatımı rahat yaşayamıyorum. Bazen aileme virüs linkler geliyor tıklayıp gülüyorlar onlar kadar rahat olamıyorum. Tarama ile siliyorlar hemen ben 50 kere tarama yapıp bir şey bulamazsa daha çok stres yapıyorum. Geleceği düşünüyorum her şeyin elektroniğe bağlı olduğunu virüslerin havada uçuştuğunu. Düşündükçe strese giriyorum. Bu takıntım nasıl yenebilirim bilmiyorum bana yardımcı olabilir misiniz? Ve şimdilerde mutlu mesut bir köpek sahibi olarak hikayemi siz sordunuz, buyurun ben de anlatıyorum…! Umarım birilerine ilham olur..Çoğumuzun geçmişten gelen veya sonradan kazanılmış çeşit çeşit korkuları var. Bunlardan biri de köpek korkusu. İnstagram aileme bir anket yaparak korkularını sormuştum. Ankette öne çıkan korkulardan ölüm ve sevdiklerini kaybetme korkusundan sonra biri de hayvan korkusu oldu. Hal böyle olunca ileri derecede köpek korkusu olan biri olarak 2020 yılında hayatımın en büyük kararını vererek bir köpek sahibi olmam, öncesinde ve sonrasında neler yaşadığımı sizlerin de talep üzerine paylaşmak istedim. Benim için de güzel bir arşiv olur diye düşündüm. KORKU aslında çok derinlerde bir şeylere işaret eden sembolik bir dışa vurum ve yoğun bir duygu. Yani aslında basit bir duygu değildir KORKU. Altında binlerce şey yatıyor olabilir. Korkularımız zamanla sinir sistemimiz üzerinden beynimizde kodlandığı noktada bir kalıp referans noktası oluyor. Kalp ve beyin arasındaki iletişimin gizemlerini okuyup hayran kaldığım günden bu yana benim için bir uyanış oldu. Zira düşünülenin aksine kalbin beyne %90 oranında daha fazla sinyal yolladığını ve düşüncelerimizin de temelini aslında duygularımızın oluşturduğunu öğrendim ! Bu açıdan bakınca KORKU duygusu aslında kalben hissedilen yoğun bir duygu/sinyal ve bu yolla da beynimize işlenerek bir noktada kontrolümüzden çıkıyor. Eğer siz de benim gibiyseniz belki de korkunuzun kök nedeniniz bilmiyor olabilirsiniz!? Genelde bir köpek saldırısı sonucu olduğu söylense de aslında bazı durumlarda en azından benim hatırladığım bir saldırı yok korkunun kaynağı bambaşka bir şey olabilir. Hatta enerji dünyasına göre korkunuzu atalarınızdan da miras alabiliyorsunuz. Çocuklukla beynimize kazınan kodlamalar iyi niyetli de olsa tekrar eden kaygı yüklü uyarılar!, parantez aralarında kalp ağımıza takılan cümleler veya zarar görme korkusu’ gibi buzdağının altında binlerce nedeni olabilir. Boşuna demiyorlar Çocuk İnsanoğlunun Atasıdır !!’diye. Sonuna kadar katılıyorum.. KORKU GEÇMİŞİM Köpek veya başka bir canlıdan korkma duygusunu yaşamayan birine bunu anlatmak öylesine zordur ki. Eğer benzer durumda olanlar varsa şimdiden söyleyeyim sizi çok iyi anlıyorum ! Zira neden öyle kafayı yercesine tepkiler verdiğimi değil yabancı insanlara kendi aileme bile yıllarca anlatamadım. Ve duymaktan en çok rahatsız olduğum cümle Korkma birşey yapmaz!’ olurdu. İçimden Allahım yaaa nasıl anlatsam ki bu cümlenin benim için ne kadar anlamsız olduğunu’ diye geçirirdim. Özellikle de köpek sahiplerinin benim tepkilerime bıraktıkları o bakışların altında zavallı kafayı yemiş olmalı !’ gibi düşünceler geçtiğine neredeyse eminim. Zira beni anlamaya çalışmak yerine korkma’ diye ayak üzeri ayar çekmeye çalışırdı hepsi. Aslında iyi niyetli telkinler olsa da bunu korkusu ile yüzleşemeyen birine anlatmak imkansızdır..! En azından benim düzeyde bir korkuda bu imkansızdı. Bu laflara karnım toktu. İkna olamazdım… KORKUYLA YAŞAMAK AÇIK HAVA HAPİSHANESİ GİBİ ÖZGÜRLÜĞÜN KEYFİNİ SÜREMEMEKTİ BENİM İÇİN ! Düşünebiliyor musunuz Türkiye’nin başkenti olan metropolde bir yaşam sürüyorsunuz. Yaşadığınız yer ODTÜ civarı ve ciddi bir köpek popülasyonu var. Her gece köpeklerin toplantıları ve sürüler halindeki havlamaları da zihninize tuz biber oluyor. Derken hayatınız yürümeden araba üzerinde abartmıyorum hiç yürüyemez hale gelmiştim ! geçen bir hal alıyor. Arabadan inip bir yere geçerken bile gölgemden korkar hale gelmiştim. Yani anlayacağınız durum ciddi boyutta kontrolden çıkmıştı. Ancak bir o kadar da üzülüyordum bu duruma çünkü köpekler kuşlar ve atlardan sonra en sevdiğim canlı türüydü. Hele o sadakat duyguları ve sahiplerine olan sonsuz sevgi ve bağlılıklarını görünce içim erirdi. Ve içimden Böyle ölürsem gözüm açık gidecek! diye düşünürdüm. Bizim evde 3 çocuk arasında köpekten korkan tek çocuk benim. Hep sorardım aileme Neden böyle oldum ? Ne oldu bana ?’ diye. Aklımda kalan tek anı 7 yaş civarı mahallede sürekli havlayan bir köpekten korkutulmam. Onun dışında kötü bir ısırılma anım da yok. Ancak ilginç olan ama yine beni anlayanlar olacaktır eminim korkumun tek nedeni Beni ISIRIR !’ değildi. Yani kaldı ki ısırsa ne olur, canım çok da kıymetli değil derdim. Asıl anlamsız olan korkum sahipli hayvanların temelde sevgi gösterisi olan o kıpır kıpır hallerinin de ben de resmen bir panik atak etkisi yaratması olurdu. Yani sanırım ben bir köpeğin heyecanını, o hareketli hallerini kontrol edememekten de korkuyordum. Sokak köpeklerinden yaşadıkları olası travmalardan dolayı korkar ve temkinli olurum hala ama sahipli ve evcil köpeklerden korkmak, peki bu nasıl açıklanırdı ki ?Allahım nasıl streslidir, nasıl güm güm atar insanın kalbi öyle. Hatta bir defasında ufak mesafede karşımdan bir köpek geldiğini görüp kendimi tanımadığım insanların aralarına girip kollarına yapışırken bulduğumu bile bilirim..! PEKİ SONRA NE OLDU…!? Gel gelelim anne olunca bu durum beni daha çok üzer oldu. Zira sorumluluk sahibi ve duyarlı bir anne olarak bu korkuyu oğluma bulaştırmaktan korkuyordum. Ancak ne yazık ki kendime engel olamadığım için oğlum da sürekli beni korkularımla gözlemlemek zorunda kalıyordu. Ve bu durum beni çok üzüyordu. Oysa tek çocuk olan oğlumun bir canlı ile kardeş olup bir canlı ile yaşamayı öğrenmesini çok arzu ediyordum. Peki nasıl olacaktı ? Oğlum ilkokul yıllarında her çocuk gibi köpeğimiz olsun!’ diye ciddi bir baskı yapmaya başladı. Amerika’da arkadaşlarının çoğunun köpek sahibi olduğunu ve kendisinin tek çocuk olduğu için bir köpeğin ona iyi geleceğini söyleyerek beni tam can evimden, kalbimden vuruyordu sürekli. Haklıydı ! ama annesi bu travmadan nasıl kurtulacağını bilemiyordu. Oğlum 4. Sınıftayken bir okul çıkışı arabada yine aynı konu gündeme geldi. O zamanlar günlük muhabbet döner ve ben oğlum benim önce terapi almam gerek’ der ötelerdim. O gün arabada aklıma bir fikir geldi ve dedim ki Hadi sen benim şu cep tlf al ve bana bir video çek. Benim için terapi olsun. Terapi et beni bakayım. Ben de videoyu dinler dinler belki iyileşirim!’ dedim. Ve normalde kameralardan hiç hoşlanmayan çocuk aldı eline telefonu ve bana yaşından beklenmeyecek cümlelerle telkin videosu çekti. Anne aslında sen değil vücudun köpekten korkuyor. Vücudun ve zihnin aynı şey. Eğer sen vücuduna söz dinletirsen sorun kalmayacak. Unutma eğer sen kendine güvenmezsen tüm dünya güvense de başaramazsın! Bunu yaparsın biliyorum!!’ Hayyy Allahım bu çocuk neler diyor dedim aradan geçen yıllar sonunda bu yıl 2020 karşıma bu video tesadüfen çıkınca gözyaşlarımı tutamadım. Ve sen Elif. Sen bu cümleleri bile bir kenara bıraktın ve yoluna devam ettin öyle mi dedim. Ve biricik oğlunu bu duygudan mahrum bıraktın…! İşte o gün oldu ne olduysa ve TAMAM’ dedim!!!! BÖYLE BİR KARARI NASIL KARAR VERDİM !! 2020 hepimiz için zor bir yıl oldu. Yüzyılda bir olan birşey bizlere denk geldi ve dünyayı sarar ve milyonlarca insanın ölümüne neden olan bir virüs Covid19 ile sarsıldık. Ve virüs bizi sadece varlığı ile hasta etmedi aynı zamanda virüsten uzak kalmaya çalışırken dört duvar arasında sıkışan ruhlarımız da zarar gördü. Dedim bu iş olacaksa şimdi herkes evdeyken olacak’ dedim. Zira benim bu işi tek başıma başarmam ve bir köpekle evde tek başına kalmaya alışmam başka türlü mümkün olamazdı diye düşündüm. Ve oğlumu şaşkınlık içinde bırakarak TAMAM ! Eğer babam da okeyse ve siz bakacaksanız ve bana baskı yapmayacaksanız, olur!’ dedim. İkisi de şoklarda. Zira şu cümleyi kurmak 7 yılımı almıştı. Korkum ise ömrümü….VE MACERA BAŞLADITAMAM dedim ama peki ya sonra ? Dedim siz köpek araştırın cinsi, huyu suyu, özellikleri vs ben de kendime terapi bulayım bu arada. Ancak benim bazı kriterlerim var dedim. Köpek iyi huylu olsun ! nasıl bir kriterse, dişi olsun, küçük olsun, tüyleri iki renk olsun…! Hahaaha bunları duyan eşim Eee desene biz yine birşey yapmayacağız. Oldu canım başka isteğin var mı ? dedi. Hatta bana peki olası bir durumda hangi kriterin olmazsa olmaz, hangisinden vazgeçersin! Diye sordu ben de Hiçbiri’’dedim. Aslında o noktada ikisinin de umutlarını kırmışım, öyle söylediler..Bu arada ufak bir açıklama. Bu süreçten önce barınaklara da gidip köpek bakmayı denedik ama benim durumumda birisi için barınaktan köpek sahiplenmek imkansız göründü. Zira köpeklerin bir geçmiş ve olası travmaları olabilirdi ve benim bu durumu idare edebilecek bir ruh halim yoktu. O yüzden barınaklardan sahiplenme işine giremedik ! Eğer öncesinde bir köpek bakım tecrübem olsaydı kesinlikle bu yolu denerdim. Bizimkiler sonunda alerjik olmayan ve tüy dökmeyen sevimli bir tür olan Labradoodle’da karar verdi. Ben de mini boy’ olması koşulu ile 3 boyları var ve en büyükleri ciddi büyük tamam dedim ve üretici aramaya başladık. Burayı kısa keseyim. Sonunda bir üreticide karar kıldık ve oğlumun da isteği ile kaporamızı yatırıp ne beklediğimizi bile bilmeden beklemeye başladık. Zira anne babalar önceden belli değil doğal çiftleşme oluyor ve sırada kaç bekleyen var o da belli değil. Zira pandemi dönemimde evcil hayvanlara ilgi o kadar artmış ki açıkcası bizim de şansımız çok varmış gibi gelmedi bana 2-3 hafta bekleyiş sonunda eşimden devralarak üreticiye mail attım. Sevgili Üretici, biz size kapora yatırdık bekliyoruz ama ne kadar bekleriz, durumumuz nedir ? Bu bizim ilk köpek yavrumuz olacak çok heyecanlıyız !’ diye duygu yüklü bir bayansal eposta attım. Ve anında beklenmedik bir geribildirim ! Sevgili Aile, bu çok nadir olur ama eğer ilgilenirseniz elimizde bir yavrumuz var. Aslında kardeşlerin en iyisi olarak seçip kendimize ayırmıştık ama iş yoğunluğundan vermeye karar verdik! İlgilenirseniz bugün bize dönün, 2 gün içinde de gelip teslim almanız gerek !!Eyvahhhhhh…. Dedim. Doğru mu okuyorum ben bu mesajı. Yavru hazır ilgilenirseniz diyor. Ama ben daha terapi olmadım ki…. Diye ekrana boş boş bakmaya başladım. Bizimkilerde anında heyecan bende ise panik tavan yaptı…Söz verdim, şu aşamda nasıl sözümden dönerim…Allahım ben ne yaptım, yapacağım!!! Derken yavrunun fotoğraf ve bilgilerine bir baktım ben de 2. Bir şok dalgası. Sanki yaradan sözlerimi duymuş gibi tek tek sıraladığım tüm özellikleri taşıyan bir yavru. Bir de yetmez gibi sırtında kahverengi tükler arasından beyaz tüylerle bir E harfi’..Dedim evren bu bebeği resmen paketlemiş yollamış. Ve 2 gecede karar verip kendimizi üreticinin yaşadığı şehre doğru yolda bulduk 4 saat tek yönKORKU İLE YÜZLEŞME VAKTİ GELDİAllahım yol boyunca kalbim ağzımda. Şimdi biz buraya 3 kişi gidiyoruz 4 kişi döneceğiz. Ya sonra ? Korkuyla baş etmek için öncelikle bitkisel homeopathic desteklere yöneldim. Bach Çiçekleri Remedileri arasında MIMULUS’un bu konuda destek olacağını düşünerek yanıma aldım ve kullanmaya başladım. MİMULUS korkularla yüzleşmeye yardımcı oluyor ve cesaret veriyor. Yanı sıra stres için de yine Bach çiçeklerinin Rescue Remedy spreyini kullandım. Sanırım bunlar işe yaramış olacak ki yol boyunca nasıl başlarsan öyle gider, korkuna yenik düşmemelisin!’ telkinlerinin de etkisi ile zaten minnacık 9 hafta olan savunmasız yavruyu görünce hemen kucağıma aldım. Eşim de bana İçindeki Anneyi Çıkar !’ deyip durdu. Yani özetle ilk buluşmamız korktuğum gibi olmamıştı. Ancak evde durumlar hızla geldiğimiz ilk birkaç gün herkes mutlu mesutken devam eden birkaç gün sonra hepimiz şoklarda. Bizimkiler beklenmedik bir mesai ile yorgun düştü ve sevinçlerinin yerini kaygı almaya başladı. Benim ise korkularım tırmanışa geçti. Derken hepimizde bir ruh dalgalanması. Köpek sahibi arkadaşlar yeni sahiplenenlere ders vermekten bıkmış olmalı ki kimseyle de uzun uzun konuşma fırsatım olmadı. Ancak aralarından bir kaçının verdiği meraklanma lohusalık gibidir yavru köpeğin ilk günleri ama zamanla hafifleyecek’ telkini bile içimizi biraz rahatlattı. Ancak devam eden günler de eşim sabah mesailerinden yılmaya çiş eğitimi vs oğlum ise ben ne yaptım ? Ona karşı sorumlu hissediyorum ancak derslerim var, sen de korkuyorsun. Babam da bıkarsa ben ne yapacağım ! diye geceleri ağlamaya gelince ben de kendimi bir odaya kapattım. Evet doğru okudunuz. Evde hapsoldum. Kendi kontrollü yaklaşmalarım dışında karşıma birden çıkmasına hazır değildim çünkü. Birkaç defa koridorda karşıma çıkıp heyecanla bana koşunca kendimi yatakların tepelerine atlarken buldum. Ancak hayvan bu her gün büyüyor. Onun da yataklara zıplamaya başlaması hiç uzun sürmedi. Kaçacak yerim de kalmadı. İtiraf ediyorum o gecelerde ben de kaygıdan yatakta sessiz sessiz ağlıyordum. Ve Sanki işin az gibi bir de köpek sardın başına, aferin’ diyordum. Zira artık ev düzeni diye birşey kalmamıştı. Her şey her yerde…ben ise bir odada tutsak…! Yok bu böyle olmayacak..Kesinlikle onunla her gün vakit geçirmeliyim. Ve kalbime ve beynime kazınan verileri yenileri ile değiştirmeliyim dedim. Aslında durum bundan ibaretmiş gerçekten ! Tekrar eden duygular ve korkular zihne kazınıyor. Onları silmenin tek yolu o yolları gitmeyi bırakıp yeni yollar nöronlar ve yeni bilgiler edinmek. Duygular ve kalp öğrenince beyin de kalpten aldığı yeni verileri eskilerle değiştirmeye ve yeni sinir yolları oluşturmaya başlıyor. Derken kalp beyin ortaklığında ezber bozulmaya başlayınca aslında bir aracı olan vücut da yeni enerji sinyalleri ile çalışmaya başlıyor. KORKU’nun işleyiş mekanızmasından biri de BİLİNMEZLİK’. İnsan bilmediğinden korkuyor. Beden kalp ne derse onu dinliyor. Kalp ise duyguların enerjisi ile enerji yayıyor. Ve en ilginç yanı da köpekler kalpten çıkan bu enerji dalgalarını sezen özel canlılar. Yapılan araştırmalar köpeklerin ve atların insan kalp ritmi değişkenliği ile senkronize olduğunu göstermiş. Yani aslında sizin beden ve kalp dilinizi yani enerjinizi okuyorlar. Müthiş değil mi ? Yani demem o ki korkuyu yok etmenin 1. koşulu korkuya sahip çıkmamak. Zira sen sahiplendikçe düşüncelerin duyguların duyguların ise beden dilin oluyor. Ama biliyorum bu da zor. Ancak eğer TANIMAK İÇİN YETERİNCE ZAMAN GEÇİRİRSENİZ’ gözleriniz de veri topluyor ve o canlının yavru davranışlarının ve vücut dilini de çözüyorsunuz. Zaman alıyor ama mucize gibi birşey gerçekten oluyormuş. Gün gün, zaman içinde karşılıklı öğreniyorsunuz. Herşey adım adım siz anlamadan oluyor. Haftalar / Aylar 6 ay süren aşamalar şöyleydi; ve ben her birinden deli gibi korkuyordum! Önce kendimi kapattığım odadan çıktım ama yavruya belirli bir oda tahsis ettik. Bu kısım ona yavaş yavaş alışmama imkan verdi. Evde ayakkabı giymeye başladım zira ayaklarıma bulaşması fikri stres ediyordu. Ayakkabı bana bir koruma alanı oluşturdu. Sonra gün içinde cesaretimi toplayıp odasında bizimkilerle vakit geçirip gözlem yapmaya ve yaklaşmaya başladım. Derken elimden yemek almasına izin verdim. Çok da hoşuma gitti. Zira yemek varsa zaten aklı fikri yemekte oluyor. Cebimde atıştırmalıklarından taşımaya başladım. O zaman kendimi daha güvende ve patron gibi hissediyordum. Bu arada bizimkiler de online bir eğitim programı üzerinden dersleri takip ederek her gün Mia’yı kızımızın adı eğitmeye başladılar. Gerçekten çok etkileyici bir hızla öğreniyorlar. Çişini bahçeye yapmayı ilk birkaç günde öğrendi ki bu büyük bir aşamaydı. Ancak bu süreçlerde ben hiç destek olamadım. Bu arada ben de korku için daha ne yapabilirim diye araştırırken instagramdan iki arkadaş gönüllü yardım eli güzel kalpli insan uzattı bana ve dilersen sana Theta Healing seansı yapalım dediler. Her ikisi ile de birer seans Theta yaptım. Çok etkileyici ve ilginç tecrübe oldu benim için. Kesinlikle denemenizi tavsiye ederim. Öncesinde akupunktur seansında da duygular üzerinde çalışmıştık. Sonra benzer bir prensiple el üzerindeki acupressure noktalarını konu alan SU-Jok ile duygular’ çalışmasına katıldım. Ellerdeki korku ile ilgili noktaya renk ve baskı ile mudralar meditasyon yaptım. Bence duygularıma ve içimdeki çocuğa da en iyi gelen pratiklerimden biri olan YOGAnın da duygusal şifalanmamda katkısı çok büyük. Yoga’ya fiziksel bir pratik gözüyle bakmayı keseli uzun zaman oldu. Zira sadece bedenime değil bedenim üzerinden zihnimde ve duygularımda yaptığı değişimler gerçekten müthiş. Yoga sayesinde daha yakından tanıdığım içimdeki güç, NEFES de korkularımın yönetiminde önemli bir araç oldu. Derken elimden yemek vermeler, ardından yavaş yavaş sakinken dokunup okşamalara başladım. Benim için bir dönüm noktası da onu çocuk gibi görmeye başlamak oldu. Evet aynen sevinince oradan oraya koşturan mutlu çocuklar gibi köpekler. O kuyruk heyacanlanınca bir o yana bir bu yana sallanıyorsa keyfim yerinde demek. Bir de bizim yavru kız çok bir çekirge kılıklı çıktı. Sevgisini zıplaya zıplaya gösteriyor. Ve ben önceleri çığlık attığım bu zıplamalara tepki vermemeye ve onların vücut dillerini anlamaya başladım. Bence bu da önemli bir aşama. Aynen bir insan canlısı ile de yeterince zaman geçirdikçe birbirinin dilinden anlıyorsun, o misal zamanla köpeğin de bir vücut dili olduğunu anlar hale geliyorsun. Derken araba içi gelişmeler kaydettim. Önceleri ön yan koltukta aradaki kapağı açarak kendimi beklenmedik yakınlaşmalardan koruyordum. Araba yolculuğu biraz stresli oluyordu. Ancak ne olduysa dilini çözdükçe ve birbirimize güven duymaya başladıkça o buz da zamanla çözüldü. Artık arkadan öne uzandığında keyifle bakışır olduk. Ve son olarak arka koltuğa da geçtim ya dedim bu iş oluyor…Ev içindeki en son aşamalarımız ise odalarda serbest dolaşırken paniklememek ve ve çişi gelince dışarı çıkarmak için tasmasını kendim takıp hatta poposunu silebilmek oldu..HANGİ TERAPİLER FAYDALI OLUR? Bu tür konularda psikoterapi ve aklıma gelen, faydalanılabilecek diğer destek terapiler sırasıyla; CBT – Bilişsel Davranış Terapisi EMDR EFT – Duygusal Serbestleşme Terapisi HipnozHomeopathy Akupunktur, AcupressureAromaterapi Yoga, MeditasyonVe BUGÜNE DÖNERSEK….Yeni yıl öncesi 19 Aralık 2020 bebeğimiz sözleşme gereği kısırlık ameliyatı oldu. Ve ameliyat için hastaneye girdiğinden çıkıncaya heyecan ve kaygı ile haber bekleyen bir anne gibi çıkmasını bekledim. Ve hepimiz onu öyle ağrı içinde sessiz bizi görünce kuyruk havalanmış görünce anladık ki artık o bizim bir EVLADIMIZ !!!! KIZIMIZ MİA Bence bu evrende bize tanınan süreyi bir canlıyla paylaşmanın ayrıcalığını tüm insanlar yaşamalı. Dilerim bu hikaye seven ama korku duygusu ile baş edemediği için köpek sahibi olamayanlara ilham olur. Ve dilerim insan canlısı bir uyanış yaşar ve diğer canlılara fiziksel ve duygusal işkencelere bir son verir ! Zira hepimiz birgün toprak olacağız. Mühim olan insanca ve merhametle severek, canlılara şefkat göstererek bu evrene güzel anılar bırakarak veda söz; Anneciğim sonsuz evrenden beni görüyor ve benimle yine gurur duyuyordur eminim. Zamansız kaybı içimde kapanmaz bir yara açsa da kızıma her dokunduğumda annemin saçlarını okşadığımı hayal ederek teselli buluyorum. Onlar bizim sessiz ve ilahi saflığın temsili meleklerimiz ! Kovid-19 servisinde görevli hemşire Muhbet Polat, AA muhabirine, hastanedeki vaka sayılarının en yoğun olduğu dönemlerde ciddi zorluklar yaşadıklarını süreçte birlikte görev yaptığı bir arkadaşının testinin pozitif çıkması üzerine vücudunda çeşitli belirtiler hissettiğini dile getiren Polat, kısa süre sonra hastalığa yakalandığını ve tedavisinin evde başladığını geçirdiği karantina döneminde yaşadığı zorluklar nedeniyle endişeye kapıldığını belirten Polat, şöyle konuştu"Vücudumda bir yerlerim ağıyordu ama nerede olduğunu tarif edemiyordum. Özellikle dördüncü günden sonra bir şeylerin yetmediğini hissettim. Nefesim kesildi. Tat duyum gitti. Yediğim şeyler yavan geliyordu. 'Acaba koku duyumda sıkıntı var mı?' düşüncesiyle parfüm sıkıyordum. O kadar parfüm sıkmama rağmen koku alamama durumu başlamıştı. 'Bu geceyi de atlatır mıyım?' dediğim gecelerim oldu. Derinden nefes alıp vermeye çalışıyordum ama nefesimin derine inmediğini hissediyordum. Sanki 2 kişi elleriyle boğazımı sıkıyormuşçasına nefes almamı engelleyen bir durum varmış gibi hissediyordum."Eşi ve 2 çocuğuna hastalığı bulaştırma korkusu yaşadığını anlatan Polat, "Çocuklarımla zaman zaman görüntülü konuşuyorduk. Son günlerde bunu yapmamaya başladım çünkü beni o şekilde görmelerini istemiyordum. Onları sakinleştirmeye çalışıyordum. Bir süre sonra ayak parmaklarını kapının altından içeri sokup isimlerini söyleyerek, 'Anne arada ses ver. Biz korkuyoruz, tedirgin oluyoruz.' diyorlardı." ifadelerini 10 günlük evde tedaviyle atlatan Polat, bazı rahatsızlıklarının halen sürdüğünü kaydetti."Boğazımda bir şeyin tıkandığını hissediyordum"Kovid-19 servisinde görevli hemşire Fatma Demir de 27 yıllık meslek hayatının en zorlu günlerini yaşadığını dile yakalanmasının ardından zorlu bir karantina dönemi geçirdiğine işaret eden Demir, "Astım hastalığım nedeniyle normalde de solunum sıkıntısı yaşayan bir insanım ama ondan daha farklı solunum sorunu yaşadım. Sırt ağrılarım çok oldu. Baş dönmeleri ve mide bulantısı yaşadım. Çok zor bir süreç geçirdim. Boğazımda bir şeyin tıkandığını hissediyordum. Onu çekip atmak istiyordum ama oradan onu çıkarmak mümkün olmuyordu. O tıkanıklığın beni hayattan koparıp götüreceğini hissediyordum." diye hastalığı 10 günlük evde tedaviyle atlattığını, bu dönemde psikolojik olarak da zor anlar yaşadığını anlatarak, şunları kaydetti"10 gün boyunca bir odanın içerisinde kalıyorsunuz. Yanınıza ailenizden birini çağıramıyorsunuz. Hiçbir psikolojik destek alamıyorsunuz. Çok kötü bir durumdu. Bir odaya kapanıyorsunuz ve sevdiklerinizden uzaktasınız. Onları bir daha göremeyeceğinizi, bu hayattan gideceğinizi düşünüyorsunuz. En çok korktuğum şey, aileme bulaştırmamdı. Benim yüzümden hastalığa yakalanıp onlara bir şey olur üzüntüsüyle kendimi çok yıprattım. Tekrar hayatımı kazandığım ve sevdiklerime kavuştuğum için çok şükrettim." Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi HAS üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz. RÖPORTAJ NAZENİN TOKUŞOĞLU FOTOĞRAFLAR BAHADIRHAN ERKOÇ Berkay Hardal’ı anlat bize… 20 yaşındayım. Aslen Manisalı’yım ama İstanbul’da doğup büyüdüm. Tek çocuğum. Ailemle İstanbul’da yaşıyoruz. Oyuncu olmak küçüklük hayalin miydi? Değildi. Hep iyi bir futbolcu olmak istedim. Milyonların karşısında top peşinde koşturmanın, iyi bir kulüpte oynamanın hayalini kurdum ama... Neden olmadı? Bir futbolcunun başına gelebilecek en kötü şey oldu. Sakatlık! Ayak bileğim döndü ve toparlayamadım. Futbol aşkı nereden geliyor? Doğuştan Beşiktaşlı’yım. Babam kaleciydi. Manisa altyapısında başlamış, sonra yükselmiş ve Beşiktaş’ın kalesini korumuş. Adı Bayram Hardal. Onun sayesinde başladım. Dayım da kaleciydi. Parka giderdik. Bir babama gol atardım, bir dayıma. Annen dayından dolayı babanın mesleğinden etkilenmiş belki de... Aşk evliliği yapmışlar. Ben de aşk yuvasında mutlu bir çocukluk geçirdim. Kardeşim olmasını çok isterdim ama kuzenlerim bu eksikliği doldurdu. ÖNCE HALK KEŞFETTİ Nerelerde oynadın? Önce sokaklarda, sonra Fenerbahçe’nin altyapısında 3 yıl oynadım. Ardından İstanbulspor’a geçtim ve sakatlandım. Sonra da hayata mı küstün? Çok üzüldüm ama hayata küsmedim. Edirne’ye ekonometri okumaya gittim. Yeni bir hayatım oldu. O dönem Instagram yeni yeni popülerdi. Ben de aktif paylaşımlar yapıyordum. Takipçi sayım birden enteresan şekilde arttı. Önce halk keşfetti yani… Bir anlamda evet. Sonra yapımcılar aramaya başladı ama cevap vermedim. İçten gelmediler. Zaten yeni bir hayatım vardı. Sekiz ay önce Müzeyyen Karakan isimli bir oyuncu menajeri aradı. Genç yeteneklerin peşinde olan biriymiş. O çok farklıydı, içtendi, sıcaktı, söylediklerine inandım. “Seni oyuncu yapacağım” dedi. Öyle güven verdi ki görüşmeyi kabul ettim. İyilik meleği ayağına geldi! Aynen öyle. Sözleşme imzaladık. Bana o kadar inanıyordu ki, ben de ister istemez ona inandım. Sende ne görmüş? Daha önce ki diyerek ismimi göndermiş. O kadar tiyatrocunun, dizi geçmişi olan oyuncunun içinden ben seçildim. Ve bir anda set ışıklarının ortasında buldun kendini… İnanılmaz heyecanlıydım. İlk rolümdü. Nasıl oynayacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sonra yönetmen geldi “Berkay, sen neysen Murat karakteri de o. Heyecanlanma, kendini oynayacaksın” dedi. Bir anda heyecanım geçti ve başladım. Heyecanın bitti yani... Tamamen geçmedi ama kendime yakın bir karakteri oynadığım için hafifledi. Yola oyuncu olma iddiasıyla çıksaydım daha zor olurdu. Zeynep Günay Tan ve Deniz Koloş çok yardımcı oldu. İş temposu nasıl? Beklediğimden daha yoğun ama alıştım. Okul ne oldu? Okulu dondurdum, zaten yeni başlamıştım. Ama bırakmayacağım. Oyunculukla ilgili ne yapacaksın? Mutlaka oyunculuk eğitimi alacağım. Sette de hocalarım var. Tatil yapmadan çalışacağım. Kendi yolumu çizmek istiyorum. KENDİME GÜVENİM ARTIYOR ● Twitter’da yüzlerce “Bu akşam Berkay var, onun için seyrediyorum” mesajları var. Korkmuyor musun? Her şey bir anda oluverdi. Alışmaya çalışıyorum ama kaldıramayacağım bir durum değil. Mesajları görünce keyifleniyorum, daha iyi oynuyorum. Kendime güvenim artıyor. ● Bir gün kendin olmaktan çıkma korkusu var mı? Olmaz olur mu! Sürekli akıl danışıyorum. Aileme, menajerime, arkadaşlarıma… Annem her sabah, “Sakın ki diye uyarır. Fotoğraf çektirmek isteyenleri kırmam. Mesaj atanlara elimden geldiğince cevap veririm. Bu hep böyle olacak. KIZ ARKADAŞIM YOK ● Kız arkadaşın var mı? Hayır! Sevgilim yok. ● Tam bu sırada hayatına biri girse endişelenir misin? Endişelenmem. İki insan arasındaki bağdan bahsediyoruz. O varsa her şey hallolur. Tabii karşılıklı ödünler vermek durumunda kalabiliriz. ● İlişkilerde en çok neye önem verirsin? Asla yalan söylemem, karşıdan da bu dürüstlüğü beklerim. ● Umut veriyor mu sizin nesil? Temkinli değiller, gelecek kaygıları yok. Her çocuk bir öncekinden daha fazlasına sahip ama değerlendiremiyorlar. ● Biraz açar mısın? Gençlerde ümitsizlik var. Yoldan birini çevirsek, “Tek başına bir şeyler değiştirebilir misin bu ülkede” desek, gülerek “Hayır” diyecektir. Geçmiştekiler, “Ben bu ülkenin kaderini değiştirebilirim” diyerek çıktılar yola. Şimdiki nesilde bu inanç yok. ● İleride güzel paralar kazanırsan ailen için ne yapmak istersin? Bir sahil kasabasında ev almak istiyorum onlara. Bahçeli bir ev olsun, toprakla uğraşsınlar, etrafı gezsinler. Onlar benim için elinden geleni yaptı, sıra bende.

aileme bir şey olacak korkusu