♥️ Didem Madak En Güzel Şiirleri
DidemMadak’ın, 8 Nisan doğum günüydü, 24 Temmuz ölüm günü. ️ Kendini hayatta var etmiş, küllerinden doğmuş her kadına saygım ve sevgim sonsuzdur.
1990 kuşağının en iyi şairleri arasında gösterilen Didem Madak 24 Temmuz 2011 tarihinde hayata veda etti. ESERLERİ. – Grapon Kâğıtları (2001) – “Ah”lar Ağacı (2002) ÇEVİRİLERİ. – John Updike’ın “S.” adlı romanının çevirisi (1992) – Vikram Seth’in “An Equal Music” (“Maggiore Dörtlüsü”, 2000
OKocamandı, en kocamandı o. Bir kız çocuğunun hayalleri kadar. Bir zamanlar kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım. Kaç metredir benim yokluğum? Benden daha çok var sanmıştım. Benim yokluğumdan dünyaya Bir elbise çıkar sanmıştım. Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan Sonunda ben de alıştım. Ah dedim sonra,
GraponKağıtları - Didem Madak - Metis - 21,25TL - 9789753428767 - Kitap
Didem Madak’ın şiirleri bir hayli kadınsı ve belki de biz erkeklerin hiç bir zaman kadınlar kadar iyi anlayamayacağı şiirler. Bu şiirleri erkeklere, hatta daha önce erkeksi, maskülen rollerde oynamış erkeklere okutma fikri farklı bir bakış açısından, insanlara kadın şiirlerini erkekler üzerinden anlatmayı barındırıyor.
Didem Madak Yazarımızın inceleme kitabında son olarak yer verdiği şair 2011 yılında kaybettiğimiz çok sevdiğim şair Didem Madak. Tüylüoğlu bölümde başlık olarak “Didem Madak ve Çiçekli Şiirleri” ifadesini kullanmış. Çok da güzel yapmış.
Bir zamanlar öfkem beni zora koşardı. Kızıl yelelerim yapışırdı terli alnıma. Ne eğere gelirsin ne de semere derledi bana, Yeniden doğmuş olurdum oysa, Öldüğümü sandıklarında, Yalnızca kağıtlarda iyi koşan bir at olarak. Vasiyetimdir: En güçlülerinden seçilsin. Beni taşıyacak olanlar.
AhGüzel İstanbul’da Füruzan’la, Yusuf ile Kenan’da ise “keşke daha çok yaşasaydı” sözünün en çok yakıştığı isimlerden Onat Kutlar ile çalıştı. Onat Kutlar ismi geçince de, Hakkari’de Bir Mevsim ’i hatırlıyoruz.
Burada bir şeyi belirtmeden geçemiyorum. Hani diğer şairlerin şiirleri kafiyeli, heceli olabiliyor. Ama Didem Madak'ın şiirlerinde bu yok. Ama içerik olarak anlatılmaz okunur diyorum sadece. Velhasıl kesinlikle okunması gereken ve şair listemin en tepesine yerleşmiş bir şair oldu Didem Madak. İyi okumalar.
Şairlerin genelde erkek oluşu ve kadınlar için şiir yazdıkları algısını yıkan Türk kadın şairler ve şiirlerini sizler için bir araya getirdik. 1-Didem Madak. 1970 doğumlu Didem Madak Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. İlk şiir kitabı Grapon Kağıtları ile İnkılap Kitabevi Şiir Ödülü’nü aldı..
Merhaba. Arada saçmalamak lazımda gördüm sizi :) Didem Madak'ın hayatı maalesef çok acıyla geçmiş. Annesinin ölümü en çok sarsmış onu. Ama ne kadar harika şiirleri var. "Şarkılara biraz fazla pul biber atıyorlar" nasıl güzel bir anlatım.. Yanıtla Sil
DidemMadak’ı okurken bana sıra dışı gelen milyonlarca ayrıntının içinde okurken yüzümde bir tebessüm oluşturan 2005 yılında evlendiği eşi Timur Bey’in Bursa Cezaevindeyken arkadaş-larıyla Didem Madak imzalı şiirleri okuyup tahliye edildikten sonra bir tesadüf eseri Didem Hanımla tanışıp evlenmesi oldu.
TuIQ4. Solup giden otlar arasında kalan o tek canlı çiçek gibi, şiiri kelimelerin farklı boyutlardaki yansıması haline getiren şair Didem Madak! Asıl mesleği avukatlık olup, dosyalara sığmayacak şeyleri şiir haline getiren birini sevince kıpırdayan her şiiri, kahverengi bir çaydanlıkta saklayan güzel insan. “Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi Tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.” Demişti bir şiirinde. Oysa ben onun yazgısını düzeltip ruhuna yakışır bir kader yazabilmeyi dilerdim. Şiirle ilgili düşüncelerini bir söyleşide şöyle ifade etmiş; “Hayatımla ve bir kadın oluşumla ilgili çözemediğim bazı meselelerim var. Bütün bunlar yokmuş gibi davranıp kitabi şiirler yazamam. Şiirlerim ütüsüz ve buruşuk gezdirdiğim ruhumun diyeti bence. Bu yüzden hepsi benden parçalarla dolu. Bu yüzden biraz kadınsı’, durup dururken şiirler.” “ey beni dili kesik bir korku filmine esas kız yapan hayat! bak küfrün sokaklarında lambalar yandı. ben sesleri birbirine uyduğu için yalnızca perşembeleri endişelenen bir şair değilim. bilesin ki devamlı endişeliyim.” Hayatın esas kızı, esaslı rollerin yegane kederlisiydi. Bir kere bile şikayet etmedi acılara, şiirleriyle gülümsedi acıya, acıların güzelleştirdiği en güzel şarkıydı Didem. Şiirlerini telaşlı, alelacele görüyor ve sade-olabildiğine kadife yazıyor tüm dizeleri Madak. Kullandığı dilde aslında içini okumak da mümkün. Bazı şairler –nasıl başardıklarını asla anlayamadım- her şiirde farklı bir mimikle bakıyor. Didemde hep buruk bir sevincin mahcup gülümsemesi. Bundandır samimiyetinin böyle sayfalardan taşışı. “ miyoptum ve çizdirmeye de hiç niyetim yoktu. Göz görmeyince gönül kanatlanırdı insanlığa doğru.” Diyor Madak… Sahiden görmeyince katlanır mıydı gönül, yoksa uyurken bile karşımıza çıkan keder hangi körlükle yok olabilirdi sorgulamış mıydı hiç ? Didem Madak, 3 kitabıyla üçbin farklı özlem,n ellerinden tutup havaya kaldırıyor ruhumuzu. Çok sevmeleri,özlemeleri anlatıyor. Annesizliğini şiirlerinde en vakur şekilde işleyen şair, ölümden de bir ahbap olarak sıkça bahsediyor,sezdirmeden-inceden. Kızı Füsun’u,kardeşi Işıl’ı, arkadaşlarını, yeğenini bile taşıyor şiirlere ve şiirde “kadın” başrolde hep. Acıların üzülmelerin farklı bir rengini tattıran Madak, öyle gözlemlerinden çok duyularıyla yazar sesi,yağan yağmuru severek yazar şiirleri. Onlara sıcacık dokunur, öyle yazar. Okuyan bazen üçüncüde anlar ardındaki gizemi. Bazen de aynı satıra binbir anlam yükler.. “Kalbimi de büyüttüm sonunda Artık bazen gözlerime tırmanıp bakıyor sokağa Kirpiklerime tutunuyor, o ince parmaklıklara Öyle çok büyüdü yani, görsen şaşarsın. Kalbim sanırım büyüyünce Sokaklarda ağlayan biri olacak Rezillik yani maviş anne! Kalbim komik kaçacak Kaçmaması için sen en iyisi kalbime de Benim serüvenimden bir yer ayırt Aman, mutsuz bir yer olmasın!” Müjde şöyle anlatıyor; Ölümünden bir gün önce Işıl, hastaneye kucağında bir defterle geldi. İçinde Didem’in el yazısıyla notlar bulunan bu defter, aslında bir ajandaydı. “Son yazdığı şiir” olarak, Işıl’a bir süre önce okuduğu şiir vardı içinde 128 Dikişli Şiir. Bu son şiiri bir kuytuda okuduk, son bir gece olacağını bilmeden … Işıl, Zeynep ve ben. Bir yokluğa yuvarlanır gibiydik … O gece Hale Teyze’yle birlikte kaldık Didem’in yanında. Sabah olmak üzereydi … Hastanenin antetli kağıtlarına, fotokopi çeker gibi yazmaya başladım Didem’in emanetini. Kaybolmasından korkuyordum. Hem şiirin başını okşarsam, sanki Didem hiçbir yere gitmeyecekti… “Kelimelerin mezarlığında gece bekçisiydim. Dirilecekleri günü bekledim”. Demesi de boşa değil. Şimdi tüm kelimeler daha da güzelleşti. Şairler erken ölür, bundandır şair olmaktan korkuşumuz. Şiir olup ölümsüzleşen tüm kadınlara selam olsun! Yazıyı en sevdiğim şiiriyle bitirirsem, ruhunda çiçekler açacakmış gibi sanki… Öyleyse; açsın çiçekler… Bıktığım Şeyler ve Yeşil Fanila Gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan Sicim yağmur taklidi Bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan Bardağa birkaç çiçek ıslamaktan. Parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut Onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla Parmağıma düşen bir damla kandı aşk. Seni sevince pazara çıktım sevinçten Enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan Oturup ağladım sonra, şaşırdın. Bu “süper” oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı. Canımın acısıydın. Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım. Sevişmiştik. Evde binlerce tespih böceğinin ayak izleri Sevişmiştik. Biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü boşaltmış gibi Seni sevince kıpırdayan her şiiri Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum. Sonra gittin. Birlikte kışlıkları naftalinleyecektik. Söz vermiştim unutmayacaktım gözlerini Bir yeşil fanila gibi ipte, alıp ütüleyecektim. Herkese iyi akşamlar demeyi öğretecektim gözlerine. Sonra gittin. Çocuk oldum bir daha, ağladım. Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı. Kitaplar, aşk, her şey. Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım. Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım Sonra gittin. Beyaz bir küf büyüdü evde, tersten yağan kar gibi. Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı. Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı. Söz dedim, söz verdim. Ruhumu gömdüğüm yer hala belli. Güneşi özledim, sonra seni Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım. Sonra gittin Gözlerin bir yeşil fanila unutulmuş balkonda Sicim yağmur taklidiydi Artık iyice inceldi. Didem Madak Didem Madak Alıntıları
Henüz 13 yaşında iken annesini kaybeden Didem Madak, teyzesinin kendisine hediye ettiği el yazması bir şiir defteri ile şiir yazmaya başlamıştır. Annesini kaybettiği yıllar onu şiire iten temel sebeptir. Ardından çektiği zorlukları, babasının başkasıyla evlendikten sonra arasına ördüğü duvarı ve diğer bir çok şeyi kağıda dökmüştür. Peki Didem Madak neden öldü? Didem Madak'ın kitapları , en güzel şiirleri, sözleri...DİDEM MADAK NEDEN, NASIL ÖLDÜ?8 Nisan 1970 tarihinde İzmir'de dünyaya gelen Didem Madak, annesi Füsun'u beyin kanserinden kaybetti. Babası başka kadınla evlendikten sonra Didem Madak'ta okuduğu Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tanıştığı kişi ile evlendi ve doğan kızına annesinin adını verdi. Daha sonra eşinden boşanan Madak geçim sıkıntısını nedeniyle zor günler geçirdi. 90 kuşağının en iyi şairleri arasında olan Didem Madak, 24 Temmuz 2011 tarihinde kalın bağırsak kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Cenazesi ise Edirnekapı Mısır Tarlası Mezarlığına Madak kimdir? Didem Madak şiirleri, sözleri resimliDidem Madak'ın kızı Füsun DİDEM MADAK'IN KİTAPLARI, EN GÜZEL ŞİİRLERİ, SÖZLERİDidem Madak yaşamı boyunca üç kitap yazmıştırBunlar;Grapon Kağıtları, 2000Ah’lar Ağacı, 2002Pulbiber Mahallesi, 2007İşte şiirlerinden alıntılar;Saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma Kelimelerin tadına bakıyorumZehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum bir delik açıyor sayfanın ortasındaElimde tuttuğum sigaraUcu olmayan dize yakışıyor ses, diye söylendimVe ah dedim sonra,Böyle ah demeyi beli bükük bir ahlat ağacından güçlülerden seçilsin Beni taşıyacak olsun,Yükleri ağırlaşsın diye iyice,Tabutumun içinde bir süredir gözaltındaİhzar müzekkeremi kendim yazdımTehlikeli sayılmam kalın bir kitabın arasında kuruttumOnu oradaBeş parmaklı bir çınar yaprağı gibi başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü boşaltmış gibiBeni sevince kıpırdayan her şiiriKahverengi bir çaydanlıkta yağmura biraz daha yakın dursanKedilerin gıdılarına dokunsanKeşke biraz illegal olsan Aylâ kâkül kessem, cinayetler işlesemBana yakışır mı Aylâ Abla?Sonra kışlıkları ucuyla kazımak aşkı fazla ateşe,Ruhunu üflemesin benden silindi bu sabah ellerimi yıkadığımda''Ellerim bomboş...''Kötü şiilerden koru beni TanrımAmin!Hayata söyleyin bundan sonra gitsinAnlamını masallarda arasınHay!Ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayımda çiçekler açsın sen böyle çocukluk resmiydin kalbim?Kendime alıştım bodrum katlarındaArtık bir karanlık attı yüzüme sokak lambalarıTenekeden bir aydınlıkla kestimHayatla ilgili bütün bağlarımıHazırım benBir anne ismine bağlamayı her şeyiFüsun...Kurşun kalemin hatrına beni anlaRazıyım uçsun bu şiir silgi tozlarının seviyesine ineceğimAnlamalı beni mezarım daBir uyağa takıldım, düşmeye razıyımArtık beni ses renkleri ecza dolabında saklambaç oynarkenYaraların sarılmayan kısmında patlardı kuyrukları birbirine değiyorKısa devre aralarında bitse tesbih tanelerim vardıTesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı diyorsunuz yaBen istemenin Allahını bilirim bayım!Ruhumu gömdüğüm yer hâlâ özledim, sonra seniKeşke gölgesine razı bir fesleğen yazgısını yaldızlı çokomel kâğıtları gibi,Tırnaklarıyla düzeltemiyor biriktirdimRengârenk çokomel kâğıtlarını kitap olduğumda,Çikolata kokardı kırmızı boş beşik hikâyesinin olmayan kırılan kartal da benim beddua ağıt olarak yak beni AllahımParmaklarına kına olayım bu siyah ve transparan zaten gecenin arka cebinde Pollyanna,İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laternaCancağızım basma perdeme bir çiçek de sen olsaydınKaçarken yangın merdivenlerineKeşke grapon kâğıtları dört yaşındaydı ruhum bayımBir mermer masanın soğukluğunda bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyazGıcırdıya gıcırdıya dolaştım bacaklarıma bile ıslık şiirler yazmama kızıyorsunuz bayımBilmiyorsunuz darmadağın gövdemiÇiçekli perdelerin arkasında 128 harfli bir şiir var karnımdaSatırlar artık bomboşKarnımda hissiz bir şiir varİçimde durmadan bölünen şiirlerBirlikte yok olacağımız şiirlerBirlikte unutulacağımız şiirlerHiç borcu olmamış şiirlerVe bu yüzden çok acıyan şiirler...
Kendini anlatmaktır bazen bir şiir… Duyguların en güzel kırmadan kızgınlığı anlatmaktır,heyecanın can bulmuş hali… Bazen 3 satır her şeyi söyleyebilecek gibi güzel bir edebi dille yazan şairimiz Didem Madak şiirlerini tanınmış isimlerinde seslendirdiği güzel bir video ile dinlemek bazen okumaktan daha anlamlı gelir birilerinin sesinde can baharın kokusu yayılmaya başlamış içinizde heyecanlar yeşeriyorken yaslanın arkanıza,yada çıkın dört duvar arasından,bir denizin karşısına gidebiliyorsanız koşun ve paylaştığımız bu videoyu dinleyin Didem Madak şiirlerinde bir tat bulun sizde… Şairin Ahlar Ağacı şiirini okumak için 3M Akademiyi ziyaret ediniz.…Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, Limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!“sevgili Pollyanna, senin romanlarında her şey o pazartesi başlardı kot pantolonlu, uzun bacaklı pazartesilerdi onlar ben mutfakta Edith Piaf dinler, bir lağım faresiyle göz göze bulaşık yıkardım. şehrimizin aşkı ve şehrimizin şarkısı öfkeyle pis su borularında dolaşırdı. sana patates kızartırdım. patatesler pazartesi kadar kırmızı oluncaya kadar… ölüm bizi ayırıncaya kadar… aşkımız şehrin en güzel aşkıydı kolay değildi, kolay olmamıştı yıllarca şehrin en güzel aşkının benekleriyle yaşamak.” Grapon KağıtlarıMahallemizde bomba patladı Martılar çok uçtular Mahallemizin çığırtkan gözyaşları olup havaya saçıldılar Bu bir çocuk romanıydı, artık anlaşılmıştı Çocuk sonunda ölecekti, geleneklerimize göre Son duası olarak patlamış mısır sunacaktı tanrıya Bu bir oyun romanıydı, bir araf Sırtından bıçaklanacaktı daima çocuk Sendemibrütüs balığı kızartacaktı şiirin kara tavasında Yanında roka, üstüne tahin helvası Şangur şungur bir romandı bu, anlaşılmıştı Gözlerdeki buğu camlar gibi kırılıp inecekti aşağıya. Pulbiber Mahallesi
kendisinden pek çok iyi şiir beklediğimiz, ödüllü, genç, yanılmıyorsam izmirli şaire. ludingirra'da çok güzel şiirleri yayınlanmıştır. her geçen gün daha da iyi şiirler yazarak çıtasını istikrarlı bir biçimde yükselten hanım şairimiz. polyanna'ya mektuplar mesela, çok da banal olabilecek bir konuda yazılmış, gerçekten etkileyici şiirlerdi. ilk okuduğumda hasta olduğum,inanılmaz beğendiğim ,daha sonradan kendisinin bir şekilde kuzenim olduğunu öğrendiğim,şaşkınlığın kralına boğulmama sebep olan ve her nasılsa hala tanışamadığım çok güzel şiirler yazan şahıs,şair kişi... " çiçekli şiirler yazmak istiyorum bayım " kendisinin muhteşem bir şiiridir. ve sonrasında bkz ahlar ağacı... ne çocuk ne kadın o. ama eger şiirinin sesinden bahsedersek çocuk-kadın bir sesi var diyebiliriz. bazen bu çocukkadının sesi kırılır, teselliyi mutfağında poşet domates çorbasi yapmakta bulur, bazense delikanlılaşır, agrida olduğu gibi kusar öfkesini, küfreder ağız dolusu, ama hep cok acır. ben onun şiirindeki günlük hayatının ekonomisiyle düşlerin, çocuk kalabilmenin saflığının imgelerinin buluşmasını seviyorum. evden kaçmanın pembe spor ayakkabıları vardır mesela, ve didem madak bu şiirleri kusarak yazar. pollyannaya mektup yazarken söylediği gibi bizim de hayatımız bir mutsuzluk inşaatı olduğu için bu kadar çok severiz belki onun şiirlerini, bu kadar çok burkuluruz. bir gün tanışmayı çok isterdim yazdığı her satırı hayatimin bir döneminde sürekli aklımdan tekrarladığım bu kadınla. artik pek şiir yazmiyor ne yazık ki. çıkan şiir dergilerinde boşuna arıyorum ismini. oysa ruhun damardan didem madak şiirlerine ihtiyaci olur koyu bordo bir hüzün indiğinde şehre. istanbula yerleşip avukatlık yaptığını biliyorum, istanbul barosunun sitesinden de harbiyede bir büroda çalıştığını öğrenmiştim. umarım gündeliğe dair tecrübesi artarken bunları yine şiirlerinde düşlerle çok güzel bir şekilde harmanladığını görürüz. 90'lı yıllara dek erkek egemen şiirimize mührünü basan kadın şairlerimizin başında geliyor bence. ve yaşadığı kimi acılar ve buhranlar şiirindeki imgeyi oluşturuyor. turgut uyar'daki hüznün koyu renklisi. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Etiket Arşivleri Didem Madak şiirleri Kendini anlatmaktır bazen bir şiir… Duyguların en güzel kırmadan kızgınlığı anlatmaktır,heyecanın can bulmuş hali… Bazen 3 satır her şeyi söyleyebilecek gibi güzel bir edebi dille yazan şairimiz Didem Madak şiirlerini tanınmış isimlerinde seslendirdiği güzel bir video ile dinlemek bazen okumaktan daha anlamlı gelir birilerinin sesinde can baharın kokusu yayılmaya başlamış içinizde […]
didem madak en güzel şiirleri